İnci, onun her şeyiydi

A -
A +

Faruk sigarasını sehpanın üzerindeki kristal kül tablasına var gücüyle bastırdı. Başını iki yana sallayarak gözlerini kıstı: "Nasıl yaparım ben senden başka birisiyle İnci'm? Nasıl düşünürsün böyle bir şeyi? Benim için artık hayat bitti. Bundan sonra kendim için hiçbir şey istemiyorum. Kızlarım için varım artık. Onlar olmasa bir an bile tereddüt etmezdim yanına gelmek için..." Yavaşça yerinden kalktı. Sessizlik içini bunaltıyordu. Işıkları kapatıp üst kata çıktı ve odasına girdi. Uzun süre yatağına baktı. Artık tek başınaydı. Ölüm bir insanın karşılaşabileceği en çaresiz olaydı. Uzandı yatağına ve gözlerini tavana dikti. Zor olacaktı alışmak... İnci, onun her şeyiydi. Onunla dünyaya gelmiş gibi hissederdi kendisini hep. Zor zamanlarında, sevinçlerinde, kederlerinde yanı başındaki tek ortağıydı. Şimdi bir yarısı yok olmuş gibi geliyordu Faruk'a... Gözyaşları süzüldü yanaklarına. Derin bir nefes aldı. Bir müddet ağladı. Daha sonra aldığı sakinleştiricinin de etkisiyle göz kapaklarına yüklenen uykuya teslim oldu... Sabah gözlerini açtığı zaman bir anda yaşadıklarını unutmuş gibi şaşkın bir şekilde baktı etrafına. Üzerinde giysileriyle uyumuştu. Yavaşça kalktı ve o anda beyni acı gerçekle karşı karşıya geldi. Yüzünü buruşturdu. Pencerenin önüne gidip bahçeye baktı. Aşağıda İnci'nin kendi elleriyle diktiği güller vardı. Hepsi sanki bütün güzelliklerini göstermek için yarışırcasına rengârenk açmışlardı. İçinin acıdığını hissetti. Yavaşça geri döndü ve banyoya girdi. Bir duş almak sakinleştirecekti kendisini. Daha sonra tıraş oldu. Temiz elbiselerini giydi ve odasından çıktı. Fatma kahvaltıyı hazırlamıştı. - Kızlar kalkmadı mı daha Fatma? - Kalkmadılar beyefendi, şimdi gidip uyandıracağım. - Evet uyandır onları, giyinip kahvaltıya gelsinler. Birlikte kahvaltı edelim. Fatma koşar adımlarla çıktı yukarıya. Funda'nın odasının kapısını yavaşça açtı. Yatak boştu. Heyecanlandı Fatma. Hızla daldı içeriye. Funda pencerenin kenarında, başını cama dayamış dışarıyı seyrediyordu. Fatma telaşla bağırdı: - Korkuttun beni be güzel kızım! Yatağında göremeyince... - Buradayım Fatma Abla, dışarıyı seyrediyordum. - Babacığın bekliyor kahvaltıya. Haydi kuzum... Funda sakin bir şekilde dönüp giyindi. Bu arada Fatma Fulya'yı da uyandırmıştı. İki kardeş el ele tutuşup salona girdiler. Faruk gülümsedi onları görünce. İçi sıcacık olmuştu. Fulya koşarak sarıldı babasına sımsıkı. Funda'nın dudakları titremeye başlamıştı. Faruk hemen toparladı: - Haydi bakalım, kahvaltımızı edelim, ondan sonra üçümüz çıkalım, hava çok güzel!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.