"İpek'ten bir haber yok değil mi kızım?"

A -
A +

Muhtar Seyfi Efendinin bürosunda iki üç kişi vardı. Neriman sessizce bir köşeye oturup beklemeye başladı. Saat dokuzu biraz geçiyordu. Seyfi Efendinin başı sakinleşince genç kadına baktı: - Sana bir çay söyleyeyim Neriman... - Zahmet etmeseydin Seyfi Amca! - Yok kızım, karşılıklı içeriz. Uğur Bey daha gelmez herhalde. Öğlene doğru demişti. Çaylar beş dakika sonra geldi. Neriman sıkıntıyla etrafına bakınıyordu. Heyecandan ellerinin titrediğini fark edip sakin olabilmek için kendi kendine telkin etmeye başladı. Uğur'la karşılaşınca ne diyeceğini, ne söyleyeceğini sabaha kadar düşünmesine rağmen hiçbir şey kararlaştırmamıştı. Oluruna bırakacaktı her şeyi. Çayını bitirip bardağı Seyfi Efendinin masasına bıraktı. Muhtar dikkatle baktı karşısındaki yüzü sararmış genç kadına. Onun yaşından ne kadar büyük gösterdiğini, ne kadar yıpranmış bir çehreye sahip olduğunu düşündü. On beş yıldır tanıyordu Neriman'ı. Yutkundu: - İpek'ten bir haber yok değil mi kızım? - Yok Seyfi Amca, gitti gider. Cahillik yaptığını fark edecek ama çok geç olacak. Nerededir, ne yapar, ne yer ne içer? Hiçbir şey bilmiyorum. Bir kere bile aramadı, bir şey söylemedi. Düşün yaşadıklarımı Seyfi Amca, bir anne olarak nasıl ıstırap çektiğimi düşün! Muhtar başını salladı: - Bilmez miyim kızım, anlamaz mıyım? Hepimiz evlat sahibiyiz, hepimizin çocukları var. Allah sana dayanma gücü versin evladım. Neriman'ın gözleri dolmuştu: - Bunların üstüne şimdi de babaları çıkıp geldi Seyfi Amca. Hayatımdan aniden çıkıp gittiği gibi yine aniden ortaya çıktı. Muhtar diliyle kuruyan dudaklarını ıslattı: - Kim bilir kızım, belki dertlerini sıkıntılarını paylaşırsın. Madem Uğur Bey de bir baba, tabii ki bütün bunları yüklenecek o da... Anlamlı bir şekilde güldü Neriman: - Kimseden bir şey istemiyorum Seyfi Amca, herkes yerinde sağ olsun. Arkasına yaslandı. Saat ona geliyordu. Hâlâ gelen giden yoktu ortalıkta. Muhtar işlerine dalmıştı. Neriman düşünceleriyle uzaklara doğru bir yolculuğa çıktı. Dalmış gitmişti. Uğur'u ilk gördüğü günü hatırladı. Nasıl da korkuyordu evlenmekten! Sonra onun davranışlarını düşündü. Mutlu birkaç ay geçirmişlerdi birlikte. O zaman süresinde alışmış, yakınlaşmış, güvenmişti genç adama. Onun şefkatle yaklaşımını hayatında yeni bir sayfa olarak nitelendirmiş, hayata karşı umutlanmıştı. Sonradan yaşatmış olduğu sarsıntının izlerini uzun yıllar silip atamamıştı yüreğinden. Kızları büyüdükten sonra bile bu sarsıntının izlerini hâlâ taşıdığını fark ederek irkilmişti. Kırgındı. Tamir olamaz bir şekilde kırılmıştı. İçini çekti. Başını dışarıya çevirince bir taksinin durduğunu gördü. Muhtarın ofisi prefabrik, tek katlı küçük bir yapıydı. Tam yolun kenarındaydı. Kaldırıma yanaşan taksinin durmasından bir süre sonra kapısı açıldı. Gri pardösülü, siyah gözlüklü iyi giyimli bir adam indi taksiden. Neriman biraz dikkatle bakınca tanıdı Uğur'u. Dudaklarını ısırdı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.