İri gözleri iyice açılmıştı!

A -
A +

Saadet bütün gün Cüneyt'in ilgisini üzerinde hissetmiş, bu ilgiyi zaman zaman tedirginlikle, zaman zaman da hoşuna giderek karşılamıştı. Cüneyt ise inanılmaz bir çekimle genç kıza daha çok yöneliyor, gözlerini ve düşüncelerini ondan ayıramıyordu. Tülay ve Ersin ise son derece neşeli, espriler yapıyorlar, top oynuyorlar ve denize giriyorlardı. Güneşin iyice yükseldiği saatlerde sıcaktan bunalarak bir ağaç altına serildiler. Nazan Hanımın hazırladığı mükemmel kahvaltı sonrasında hepsine iyice rehavet çökmüştü. Ersin boylu boyunca uzanmış, gözlerini kapatmıştı. Tülay ise kitabını alıp bir köşeye çekilmişti bile. Saadet ve Cüneyt yan yana oturmuşlardı. Cüneyt hafifçe eğildi genç kıza doğru: - Hayatının sonuna kadar bu kahvehanede mi çalışmayı düşünüyorsun Saadet? Genç kız hayretle kaldırdı kafasını. Bir an düşündü: - Bilmem, ben hayatım hakkında plan yapma lüksüne sahip değilim ki... Hani ırmağın akışına kendini bırakmış bir kayık gibi hayat nereye sürüklerse oraya doğru gidiyorum. Cüneyt gözlerini kıstı. Bakışları sertleşmişti: - Ama bu yanlış! Bir şeyler planlamış olman lazım. Ölene kadar garson olarak kalamazsın! Saadet acı bir gülümsemeyle baktı genç adamın yüzüne: - Planlar mı? İçinde bulunduğum şartlar plan yapmama ne kadar izin verir sanıyorsunuz? Gelecek hakkında tek düşündüğüm şey, yanında kaldığım Hafize Ana'ya bir şey olursa ne yapacağım korkusu! Benim başka bir plan yapma tasarrufum olamaz ki... Cüneyt düşünceli bir şekilde baktı genç kıza. Söyleyecek hiçbir şey bulamadı. Saadet devam etti: - Ben de biliyorum hayatımın sonuna kadar böyle devam etmeyeceğini, çalıştığım işin bana hiçbir getirisinin olmayacağını... Ama ne yapabilirim ki? Genç adam yutkundu: - Evlenmeyi düşünmüyor musun peki? Saadet irkildi. İri gözleri iyice açılmıştı: - Evlenmek mi? Nasıl? Bir şeyler daha söyleyecekti ama vazgeçti. Çoğu zaman düşünürdü bu konuyu. Ama bu bir kısmet meselesiydi. Kendi durumundaki birisi için kolay bir şey değildi. Bir ailesi, elinden tutacak, kendisine yol gösterecek kimsesi yoktu. Cüneyt'in sesiyle daldığı düşüncelerden kurtuldu: - Karşına çok iyi birisi çıkabilir. Ciddi niyetleri olan, iyi bir insan mesela... Tekrar gülümsedi Saadet. Ama bu sefer tedirgindi: - Bunun adı plan olmaz Cüneyt Bey... Ancak temenni olur. Cüneyt bu akıllı cevap karşısında hafifçe tebessüm etti: - Haklısın. Peki karşına böyle biri çıksa kabul eder misin? Omuzlarını kaldırdı genç kız: - Kim bilir, herkes bir yuva kurmak, düzgün bir aile hayatına sahip olmak ister. Genç adam yavaşça eğildi genç kıza doğru ve fısıldadı âdeta: - Mesela ben desem ki evlenelim... Kabul eder misin?.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.