İki genç hemen hazırlanıp çıktılar. Dışarıda sabah serinliği vardı. Hafiften çiselemiş olan yağmur toprak kokusunu etrafa yaymış, nemli, ama son derece berrak bir hava insanın ciğerlerini yumuşatıyordu. El ele yürüdüler. Henüz açıldığı kapısının önündeki ıslaklıktan belli olan küçük bir pastahaneye girip kahvaltı ettiler. Son çaylarını içerken Tarık genç kıza doğru eğildi: - Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi? Meral gülümseyerek başını salladı. Bir yudum daha aldı çayından. Tarık devam etti: - Evleneceğiz değil mi? Hemen hem de.. Genç kız yutkundu, gözlerini kısarak baktı delikanlının yüzüne: - Tarık, bu o kadar kolay bir iş değil ki, evlenmek sorumluluk ister, evlendiğimizi farzet, sen daha talebesin, ne ev kurabilecek halimiz var, ne bir şey yapabilecek halimiz, böyle bir maceraya nasıl gireriz? Tarık'ın ses tonu hemen değişmişti: - Bunları düşünme, benim ailem oldukça varlıklı, onlar yardım eder. Babamla konuşacağım bugün.. Seni de götüreceğim, tanışmanı istiyorum. Meral tedirgin, huzursuz bir şekilde önüne baktı. İş çığırından çıkmış gibiydi. İstediği sadece biraz nefes almaktı oysa. Evdeki o matem havasıyla kararmış, anne ve babasının abartılı tutumlarından bunalmıştı. Sinirleri laçkaydı. Korkuları vardı. Ama duygularını şu anda bile isimlendiremiyor, ne yapmak istediğini bilemiyordu, Sadece bir akıntıya kapılmış sürükleniyor gibiydi. Tarık'ın sesiyle kendine geldi: - Evleniyoruz hemen değil mi? *** Erdal bey kalın bıyıklarını eliyle düzelterek baktı karşısında oturan mahcup tavırlı genç kıza: - Demek ailenizin haberi yok oğlumla birlikte olduğunuzdan? Ne diyeceğini şaşırmıştı Meral. Kendini aşağılanmış gibi hissediyordu. Bir şeyler mırıldanmaya çalıştı ama başaramadı. Dili tutulmuş gibiydi. Yardım istercesine Tarık'a baktı. Genç adam atıldı: - Baba, sen bize yardımcı olacak mısın olamayacak mısın? Erdal bey tok bir kahkaha attı: - Sen ne istedin de yapmadım şimdiye kadar oğlum!.. Peki, evlenin... Bizim ev büyük, orada oturursunuz, okul bitip de bir iş kurduktan sonra evine yerleşirsin. Elini ceketinin iç cebine attı, çek defterini çıkartıp bir şeyler yazdı: - Al bakalım, bu para şimdilik yeter herhalde... Daha lazım olursa söylersin. Yalnız benim işim gücüm çok, kendin hallet her şeyi... Tarık sevinçle aldı babasının uzattığı çeki. Üzerindeki rakamı okuyunca memnuniyeti daha da fazlalaşmıştı. - Sağol baba, sen bir tanesin.. Biz gidelim artık... Haydi Meral... Genç kız şaşkın bir şekilde kalktı ayağa. Bir şey anlamamıştı olanlardan. Dışarı çıktıkları zaman sordu: - Tarık, baban pek memnun olmadı sanırım bu kararından... Genç adam bir kahkaha attı: - Olmaz mı hiç? Bayıldı... Bakma sen onun lakayt tavırlarına, bizim ailede böyle evlenmek gibi şeyler çok önemli değildir. Herkes istediğini yapar. Biz ikimiz halledeceğiz bu işi... Sen bana bırak, merak etme. DEVAMI YARIN