"İstediğiniz an gidebilirsiniz!"

A -
A +

Sofraya oturdukları zaman neredeyse dokuz oluyordu saat. Şevket Bey herkesle konuşmaya çalışıyor, gerginleşen havayı yumuşatmak için olağanüstü bir çaba harcıyordu. Çorba servisini yaparken Şefika Hanım Yadigar'ın neredeyse ağlamak üzere olduğunu fark etmişti. Dudakları titriyordu genç kadının. Bir an göz göze geldiler. Şefika Hanım şefkatle gülümsedi kızına, usulca mırıldandı: - Üzülme kızım, haydi doyur karnını... Tülay çorba içmedi. Bir parça salata aldı tabağına. Kayınvalidesinin ısrarları karşısında bunalmış gibi kocasına döndü. Aslında tepkisi kayınvalidesineydi: - Öfff, Yavuz yemeyeceğim dedim... Yavuz telaşla döndü annesine: - Tamam anne, ısrar etme lütfen. Canı ne isterse onu yesin, rahat bırak. Israrların bunaltıyor insanı. Şefika Hanım suçlu bir çocuk gibi susmuştu. Yalçın ters bir şekilde ağabeyine baktı. Yavuz karısına dönmüştü: - Ne yemek istiyorsun canım, sana tavuk getirsinler, ister misin? Tülay şımarık bir tavırla başını iki yana salladı: - Karnım tok benim, istemiyorum bir şey... Sonra acıkırsam gider bir yerde bir şeyler yeriz Yavuz. Haydi sallanma sen de, doyur karnını, gidelim... Şevket Bey kaşığını bıraktı. Arkasına dayandı: - Çocuklar, sizi zorlamadık buraya gelmeniz için, ayaklarınıza sağlık, kalkıp geldiniz. Ama programınız bozulduysa yemeği bitmenize gerek yok. İstediğiniz an gidebilirsiniz. Herkes bir anda sus pus olmuştu. Şefika Hanım ağlamaklıydı. Şevket Bey kararlı bir şekilde devam etti: - Evet Yavuz, kalkıp gidebilirsiniz... Tülay Hanım sanırım kalmak istemiyor... Yavuz kekeledi: - Baba, biraz yorgunuz, onun için... Yoksa... Şevket Bey elini kaldırdı ve susturdu oğlunu: - Ben gidebilirsiniz dedim Yavuz, açıklama istemedim. Tülay ayağa kalkmıştı bile. Asabi bir tavırla kocasına döndü: - Gidelim Yavuz. Dayanamayacağım.... Kimse konuşmuyordu. Yavuz da ayağa kalktı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Korkunç sessizliği Mert'in sesi bozdu! Küçük çocuğun sesi şaşkındı: - Nereye gidiyoruz baba? Ben babaannemlerle kalmak istiyorum. Tülay kızgın bir şekilde bağırdı oğluna: - Kalk sofradan Mert! Gidiyoruz. Bundan sonrasında hiç kimse yerinden kımıldamadan onların hazırlanışı izledi. Şefika Hanım üzgün bir şekilde mırıldandı: - Olur mu hiç böyle, kızım, ne istersen onu hazırlasaydım sana! Kırk yılda bir geldiniz... Yavuz cevap vermedi. Ceketlerini giyip kimseye bir şey söylemeden çıkıp gittiler. Kalanlar şaşkındı!... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.