Kadıncağız sevgiyle baktı kocasına...

A -
A +

Şevket Bey Cuma günü namazdan sonra bankaya gidip emekli maaşı kuyruğuna girdi. Yaklaşık iki saatlik bir bekleyişten sonra parasını aldı. Elektrik, su ve telefon faturalarını ödedikten sonra çarşıya doğru yöneldi. Ertesi gün için bir sürü sipariş vermişti karısı. Önce tavukçuya girdi. İki kiloya yakın but aldı. Esnafı tanıyordu. Yıllardır oturdukları mahallenin bütün esnafıyla iyi ilişkileri vardı. Oradan manava geldi. Sebze ve meyve aldı. Elindeki listeye baktı. Ivır zıvır şeyler için markete gitmesi gerekiyordu. Yıllardır büyük marketlere alışamamıştı. Eski alışkanlıkları doğrultusunda bakkalı tercih ederdi. Ama şartlar artık bu alışkanlığından vazgeçmesi gerektiğini gösteriyordu. Markete girip tuz, şeker, çay, un gibi eksikleri aldı. Eli kolu dolmuştu. Güçlükle taşıyordu aldıklarını. Kısa aralıklarla dinlenerek eve geldi. Şefika Hanım onu pencerede beklemiş, köşe başından kıvrıldığını görür görmez de apartman kapısına inmişti: - Yoruldun Şevket Bey... Bayağı da ağırmış. Bir çocuğa söyleseydin ya... Taşıyıverirdi birkaç kuruşa... Şevket Bey derin bir soluk aldı: - Boş ver Hanım, zaten bayağı masraf ettik, ne gerek var... Kadın sitemli bir şekilde kocasına baktı: - Masraf ettik ama çocuklarımızla birlikte olacağız... Şevket Bey gülümsedi: - Yanlış anlama Şefika, onu demek istemedim. Çocuklarımdan hiçbir şeyi sakınmam sen de biliyorsun. Ama kuş gibi maaş alıyoruz, bakıyorsun bir şey kalmamış, ben genel olarak söyledim... Kadıncağız sevgiyle baktı kocasına: - Biliyorum Şevket Bey, biliyorum, haydi gel, sana bir kahve yapayım. Yorgunluğunu alır. Yaşlı adam ayakkabılarını çıkartıp terliklerini giydi. Evin içi mis gibi sabun kokuyordu. - Payidar yok mu? Başını iki yana salladı kadın: - Yok, iş görüşmesi varmış, giyinip gitti. Şevket Bey oturma odasına girdi: - Bazen düşünüyorum da, bu şartlarda zor okutacağız biz kızı. Ağabeyleri falan yardım ederse belki. Ama onlara da böyle bir şeyi söylemek ağırıma gidiyor. Ne de olsa ele karıştılar, gelinler ne der bilemem. Kendi aileleri yüzünden çocukların huzuru bozulsun istemem. Yadigar'ın durumu malum... Kocasının hali belli... Şefika Hanım içini çekti: - O kızcağızımın yüzü hiç gülmedi. En büyük çocuk diye herhalde, acemiliğimize geldi... Şevket Bey başını salladı: - Okumadı Şefika, okusaydı, okuturdum. Evleneceğim diye tutturdu sen de biliyorsun... Şefika Hanım üzgün bir sesle mırıldandı: - Bir evlat sahibi olabilseydi... Şevket Bey cevap vermedi. Hayatında en çok üzüldüğü konulardan birisiydi bu konu. Şefika Hanım kalktı: - Ben gidip kahveni yapayım bey, şöyle uzat ayaklarını dinlen biraz... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.