Neriman o gece hiç uyumadı. Korku, tedirginlik ve sıkıntı içinde kâbuslarla dolu bir gece geçirdi. Sabah daha gün ışımadan yatağından kalktığı zaman yüzü sapsarı olmuş, gözlerinin altı halka halka morarmıştı. Hemen çayı koydu. Bu gün temizlik yapılacaktı. Annesi hemen havaya girmişti. Bütün gece evlenmek istemediğini annesine nasıl söyleyeceğini düşünmüştü. Mehmet Ali kahvaltısını yapıp gittikten sonra korkarak yaklaştı annesine: - Anne! - Ne var? - Şey... Ben... Ben istemiyorum anne. Halime şaşkınlıkla baktı kızına: - Ne istemiyorsun? - Evlenmek istemiyorum anne... Kadının yüz hatları birden gerildi. Bir an ne diyeceğini bilemedi. O hayatı boyunca istediği hiçbir şeyi gerçekleştirememişti. Ama bunun sıkıntısını da yaşamamıştı. Böyle olması gerektiğini düşünüyor, geçmişini de asla sorgulamıyordu. Kekeledi: - Ne, ne diyorsun sen kızım? - İstemiyorum ana! Evlenmek istemiyorum... Halime gözlerini fal taşı gibi açmıştı: - Kız yoksa biri mi var? Yoksa bir sevdiğin mi var? Neriman şaşırdı bu sefer. Titredi: - Yok ana! Nereden çıkardın? Kim olacak ki? Kimi gördüğüm var ki? Halime hiddetten gözü dönmüş bir şekilde yapıştı kızının saçlarına. Savurdu ince, narin bedenini: - Kız doğru söyle? Biri var, biliyorum ben biri var! Kim bilir hangi çulsuza kaptırdın gönlünü, kız baban duyarsa seni de doğrar beni de... İstememek de neymiş? Biz evet diyorsak sen de diyeceksin... Evde kalıp turşunu mu kuralım senin? Neriman âdeta inledi acıyla. Saç dipleri yanıyordu: - Ana, yemin ederim ki kimse yok, sadece evlenmek istemedim ben... - Sus kız sus!.. Duymayayım bir daha ağzından istemiyorum lafını. Babandan önce ben keserim seni... Neriman son bir gayretle atıldı: - Benim fikrimi de alsanız ne olur sanki? Halime bir tokat indirdi kızının yüzüne. Ayakları yerden kesildi Neriman'ın. Divanın üzerine düştü yüzükoyun. Hıçkırmaya başladı. Biliyordu ki çırpınışları kâr etmeyecek, kimse onu dinlemeyecekti... *** Her şey birkaç gün içinde olup bitmişti. Neriman kısmetinin çıktığını öğrendikten iki gün sonra müstakbel kayınvalidesi ve kayın babasıyla tanışmış, söz kesilmişti. Onların geleceği gün ekmekler pişirilmiş, fırında börekler yapılmıştı. Mehmet Ali dünürlerini nasıl ağırlayacağını bilememiş, Emin Beyin etrafında dört dönmüştü âdeta... > DEVAMI YARIN