Kafasının içi karmakarışıktı!

A -
A +

Uğur o günden sonra durgunlaşmış, eski neşeli ve ilgili halinden eser kalmamıştı. Babasıyla dükkâna gitmeye, bütün bir günü dükkânda müşteri bekleyerek geçirmekten bunalmış bir vaziyette sıkıntı içinde geçirmeye başlamıştı. Akşam eve geldiği zaman yemeğini yedikten sonra çok fazla bir şey konuşmadan yatıyor, uyuyordu. Neriman kocasındaki bu ani değişikliğin sebebini doğacak çocuğuna bağlıyor, bu yüzden de kendisini suçlu hissediyordu. Karabasanlar yeniden gelmişlerdi. Neler olup bittiğini sormaya çekiniyor, alacağı cevaplardan korkuyordu. Leman Hanım ise Neriman'a karşı daha da sertleşmişti. Âdeta onu suçlar gibi davranıyordu. Genç kadın bu arada kendi anne ve babasını düşünüyor, onu hiç arayıp sormamalarına kırılmış bir şekilde özlemini içine gömüyordu. Bu rutinlik içinde üç ay daha geçti. Neriman'ın bebek beklediği artık iyice belli oluyordu. Son kontrolüne gideceği gün sabah erkenden uyanmıştı her zamanki gibi. Kahvaltıyı hazırlamış, çayı demlemiş, ev halkının uyanmasını bekliyordu. Odasında çekmecesini düzeltmekle meşgulken Uğur'un sesiyle irkildi: - Ne yapıyorsun? - Buraları topluyordum Uğur... Genç adam yüzünü buruşturdu: - Başım ağrıyor, çatlayacak gibi... Neriman hemen fırladı bulunduğu yerden. Kocasının yanına geldi: - Biraz ovmamı ister misin? Uğur gözlerini kıstı: - Bugün hastaneye gidilecek değil mi? Başını salladı Neriman cevap yerine. Yine suçluluk duygusuyla ürkekleşmişti. - Ben dükkana gidip sonra gelirim. Götürürüm seni. Neriman yaranmak istermiş gibi atıldı: - Kahvaltını et, sana bir ilaç vereyim, başın için. Uğur cevap vermedi. Eskiden olsa hemen gülümseyiverirdi. Kalkıp giyindi. Babasından önce çıktı evden. Biraz yürümek istiyordu. Kafasının içi karmakarışıktı. Yaşadığı hayattan memnun değildi. Dükkana geldiği zaman yüreğini bilinmeyen bir el sıkıyordu sanki. Buram buram terlediğini hissediyordu. Bir çay söyledi yandaki çay ocağından. Burada bulunmaktan hoşlanmıyordu. Dükkanda çalışmak son derece bunaltıyordu kendisini. Alışmamış, hayatının hiçbir evresinde sorumluluk duygusunu yaşamamıştı. Şimdi karşılaştığı şeylerle baş edemiyordu beyninde. Leman Hanımın büyük oğlunun uzaklaşmasından sonra Uğur'un üzerine eğilmesi ve aşırı düşkünlüğü sorumsuz bir genç yapmıştı onu. Şimdi bunun sancılarını yaşıyordu. Neriman'la birlikteliğini hep gezmek, eğlenmek, gülmek gibi algılamıştı. Oysa şimdi doğacak bebeğin getirdiği yükün altında eziliyordu. Yan dükkânın sahibi Hasan Efendi onu düşünceli görünce seslendi: - Ne o Uğur? Karadeniz'de gemilerin mi battı yoksa? Cevap vermeden gülümsedi genç adam. Sıkılıyordu insanlarla konuşmaktan. Hasan Efendi ekledi: - Düşünürsün tabii kara kara, baba olmak kolay değil oğlum... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.