Selma heyecanlı bir şekilde konuşuyordu. Sanki Handan'ın ağzını arar gibiydi. Fazla uzatmadı Handan. - Selma, bugün Faruk Beyle birlikteydim. Bana evlenme teklif etti. - Ay, biliyorum Handan, biraz çıtlatmıştı bize, ne dedin? - Düşünmem lazım dedim. Ne diyebilirim ki! Kuşkularım var, ilk planda çocuklar! Kızlar annelerinin yerine yeni birini kabul ederler mi? Selma'nın telaşlı sesi yükseldi: - Ay ilahi Handan! Neden etmesinler, onlar seni çok sevdiler. Ben tanırım o çocukları, eğer birine ısınmazlarsa asla ilgilenmezler. Handan gülümsedi: - Ama bu farklı bir şey, onlar beni Handan Teyze olarak seviyor, anne olarak değil. Selma'nın birkaç saniyelik bir suskunluğu oldu. Handan'ın söylediklerini ciddi olarak düşünüyordu. Sonra yeniden konuşmaya başladı: - Haklısın ama bu bertaraf edilebilecek bir şey Handan. Zaman içinde sen kendini onlara kabul ettirirsin, ben buna inanıyorum. Ayrıca Faruk gerçekten mazbut bir çocuktur. Senin hayatın da değişir. İnan bana doğru söylüyorum. Bu işte bir taraf olmam gerekiyorsa biliyorsun ki ben senin tarafındayım. - Teşekkür ederim Selma, bilmiyorum, düşünmem lazım. Fazla uzatmadılar. Telefonu kapattıktan sonra Handan mutfağa gidip kendine çay demledi. Biraz peynir ve ekmek alarak odaya döndü. Canı yemek yemek istemiyordu. Birkaç lokma atıştırdıktan sonra çayını içip televizyonun karşısına geçti. Kanallar arasında dolaştı. İzleyecek bir şey bulamamıştı. Kitap okumaya çalıştı ama kafasının içi çok doluydu. Okuduğunu anlayamadı. Düşünmeye başladı. O da herkes gibi bir yuvası olsun istiyordu tabii ki. Faruk Bey Selma'nın söylediği gibi mazbut bir adamdı. Yakışıklıydı, sakin görünüyordu. Duyguluydu. İyi bir babaydı. "Neden olmasın?" diye mırıldandı kendi kendine. Yine de biraz daha düşünmesi, birkaç kere daha konuşması gerektiğine inanıyordu. Her ne kadar göstermek istemese de bu teklif karşısında heyecanlanmıştı. Erkenden yatağa girdi. Ama uyuduğu zaman vakit gece yarısını geçiyordu... Sabah yorgun ve uykusuz bir şekilde kalktı yataktan. Geç kalmıştı. Aceleyle giyinip fırladı evden. Yoldan bir poğaça alıp şirkette kahvaltı etmeyi düşünüyordu. Bugün Faruk'u arayacaktı. Gece buna karar vermişti. Detaylı bir şekilde konuşmak istiyordu. Aklını kurcalayan her soruyu soracaktı ve buna hakkı olduğunu düşünüyordu... Şirkete girdiği zaman mesainin başlamasına birkaç dakika vardı. Telaşla odasına çıktı. Bir çay söyledi. Kafasının içi karmakarışıktı ve zorlu bir gün geçireceğini biliyordu... DEVAMI YARIN