Genç avukat Fazıl Beyin sesini duyunca gülümsedi: - Fazıl Amca, merhabalar! Teşekkür ederim iyiyim. Haberler bildiğiniz gibi. Araştırmaya devam ediyorum. Buradaki sınıf arkadaşım eksik olmasın bana yardımcı olmaya çalışıyor. Fazıl Beyin telaşlı sesi geldi: - Bulamadın mı?? Onur ne diyeceğini bilemedi. Kekeledi: - Şey daha bir şey yok Fazıl Amca. Yani, uzun hikâye, birkaç gün daha burada kalmam gerekebilir. Gelince uzun uzun anlatırım. Şimdilik söylenecek bir gelişme yok. Ama Fazıl bey ısrarcıydı: - Başarabilecek miyiz Onur? Endişe içinde bekliyorum? Onur yutkundu: - Fazıl Amca, elimden geleni yapıyorum. İnşallah bir şeyler bulabilirsem hemen üstüne gideceğim. Ama sanırım biraz zamana ihtiyaç var... Ahmet Fazıl Bey ya anlamak istemiyordu ya da heyecanından olayları iyi irdeleyemiyordu: - Bulursan eğer söyle ona, çok pişman olduğumu, bütün arzumun bir kerecik olsun onu görmek olduğunu söyle lütfen. Hemen gelebilirim İzmir'e eğer kabul ederse. Onur daha fazla uzatmak istemedi: - Fazıl Amca, biraz sabırlı ol ne olur. Daha hiçbir şey yok ortada. Biraz mantıklı düşünmeye çalış. Ben yine arayacağım seni. Şimdilik kapatıyorum. Haydi hayırlı günler! Telefonu kapatınca rahat bir nefes aldı. Yaşlı adamın heyecanı karşısında şaşırmış, yanlış bir şey söylemekten korkmuştu. Bir müddet oturdu öylesine. Bir ara televizyonu açıp kanallar arasında dolaştı. Sonra vazgeçip kapattı. Kitabını aldı eline. Bir türlü kendini veremiyordu. Ertesi günün heyecanı bütün hücrelerini sarmış gibiydi. Aylin'le karşılaşma sahnesinin hayalini kuruyor, beyninin içinde sahnelemeye çalışıyordu. İnanılmaz bir çekim kuvvetinin etkisinde olduğunu farkındaydı. Sabahın bir an önce olması için dua etti. Cep telefonunun saatini kurdu. Hastanedeki görevli poliklinik için erken gelmesi gerektiğini özellikle tembih etmişti. Yatağına girdiği zaman zerre kadar uykusunun olmadığını farkındaydı ama yine de yapacak hiçbir şey bulamadığı için gözlerini sıkı sıkıya kapattı. Beyninin içinde düşünceler birbirinden bağımsız şekilde koşuşturuyor, onları bir araya toplamakta zorlanıyordu. "Vücut kimyam allak bullak oldu benim..." diye düşündü. İlk görüşte aşkın böylesine darmadağınık edici olduğunu bilmiyordu. Uyuması gerektiğini düşünerek bütün düşünceleri beyninden kovmaya çalıştı. Yine de uzun bir zaman dönüp durdu yatağın içinde. Neden sonra ilerleyen gece hem beyin yorgunluğunun hem de vücut yorgunluğunun etkisinde olan genç avukatı esir aldı. Derin bir uykunun kollarına çaresiz bir şekilde bıraktı kendini. Gece karmakarışık rüyalar içinde boğuşarak geçti. Cep telefonunun tiz, insanı rahatsız eden alarmı çalmaya başladığı zaman daha uykunun tadına bile varamamıştı. Hemen fırladı yataktan. Hızla tıraşını oldu ve giyindi. Hava henüz yeni aydınlanıyordu. Bir taksi çevirip: - Bornova, Ege Üniversitesi Hastanesi... dedi. Kalbi fırlayacakmış gibi atıyordu... > DEVAMI YARIN