Handan yeni uyanmıştı. Mutfağa gidip çayını koydu. Dolapta hiçbir şey yoktu. Gelirken bakkala uğrayıp kahvaltılık birkaç parça şey almıştı. Onları dizdi masaya. Aslında canı hiçbir şey istemiyordu. Zaman geçtikçe yaşadığı olayların hazımsızlığı içini daha sıkıyor, çaresizlik ve kendini savunamama girdabında çabalayıp duruyordu. Kapının zilini duyunca irkildi. Hemen koşup açtı. Gelen Selma idi: - Handan, ne oldu kardeşim böyle? Dudaklarını ısırdı Handan. Bir anda geceden beri boğazını sıkan el gevşeyivermiş ve sanki bütün yollar açılmış gibi gözyaşları fütursuzca akmaya başlamıştı. Sarıldı Selma'ya: - Bilmiyorum Selma, ne oldu ne bitti inan ki ben de bilmiyorum... Selma çantasını divanın üzerine fırlatarak sandalyelerden birine çöktü: - Ben her şeyi biliyorum Handan, bir de senden dinlemek istedim. Dün akşam Faruk'lardaydık. Telefonda Turgay'a söylemiş Faruk. Duyunca beynimden vurulmuşa döndüm, hemen gittik. O hiçbir şey konuşmuyor, geçinemedik diyor sadece. Ama ben Fatma Hanımdan öğrendim. Ne mektubu bu Handan? Bir mektup bulunmuş senin dolabında... Handan irkildi. Gözlerini kısarak baktı Selma'nın yüzüne: - Nereden biliyormuş o? Omuzlarını kaldırdı Selma: - Funda söylemiş! Handan acı bir tebessümle baktı arkadaşının yüzüne: - Demek Funda ha? O nereden biliyor peki? Kimsenin bundan haberi yok ki! Selma şaşırmıştı, kekeledi: - Ne yani, şimdi... Dur, dur Allah aşkına, kafam karıştı... Handan Selma'nın tam karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Her şeyi başından anlattı Selma'ya. Funda'nın yaşadıklarını, Ozan'ı, onu yakalamalarını... Sözlerini bitirdiği zaman Selma hayretle mırıldandı: - Funda! Bu işi Funda yaptı o zaman. Senden kurtulmak için... İnanamıyorum. Bunu ispat edemezsen Faruk asla kabul etmez böyle bir şeyi. Onun değer yargılarına çok ters bu olaylar. Hele kendi kızına asla kondurmaz bunu... Handan arkasına dayandı: - Ben kimseye bir şey ispat etmeye çalışmıyorum Selma, ben sadece Funda için üzülüyorum. O genç tekin biri değil, kızın başına telafisi mümkün olmayan şeyler açabilir. Benim derdim sadece bu! Selma her şeyi anlamıştı, olayları yerli yerine oturtabiliyordu: - Bir şeyler yapmamız lazım Handan!.. DEVAMI YARIN