Karanlıkla birlikte bir hüzün çöktü -58-

A -
A +

O gün hiçbir iş yapamadı Safiye. Bütün gün boyunca ağladı. Evinin içinde bilinçsizce dolaştı. Hakan ise sanki olanların farkındaymış gibi sessizdi. Kendi başına oynuyor, zaman zaman tedirgin gözlerle ağlayan annesine bakıyordu. Neden sonra akşam karanlığının çöktüğünü farketti Safiye. Hava soğuktu. Ayhan beyin aldığı sobaya birkaç odun atıp tutuşturdu. Yalnızlığı gecenin karanlığı gibi çökmüştü yüreğinin içine. Oğluna kaydı gözleri. Hakan neredeyse uyumak üzereydi. Onu divana yatırdı. Ayağında sallamaya başladı. Bundan sonra bütün geceleri böyle tek başına, küçücük odanın içinde geçecekti. Gözlerinin önünde minik kızının saf, tertemiz ve sevimli yüzü vardı. İçindeki kor yakıyordu benliğini. Hasret kalbinin tam orta yerine çöreklenmişti. Bu duyguyu ölene kadar kendinden bir parçaymış gibi taşıyacaktı içinde. Tek tesellisi onun mutluluğuydu artık. İpek hiçbir zaman uzaklarda bir yerde kendisi için dökülen gözyaşlarını bilmeyecek, hasret dolu bir yüreğin kendisi için çarptığını öğrenemeyecekti. Ertesi gün yeni işine gidecekti Safiye. Ayhan beyle birlikte çalışacağı büroya gitmiş, yerini öğrenmiş, iş yerini görmüştü. Usulca oğlunun yanına sokuldu. Üzerine Hülya hanımın verdiği battaniyeyi çekerek gözlerini kapattı. Tek istediği kendisini bütün sıkıntılarından geçici bir zaman içinde kurtaracak olan derin bir uykuya dalmaktı. *** Avukat Memduh Oğuz, elli yaşlarında, kır saçlı, uzun boylu, sivri burunlu bir adamdı. Gözlüklerinin üstünden dikkatle baktı Safiye'ye: - Gitti mi Ayhanlar? - Evet efendim, dün sabah gittiler. Çok selam söylediler. Memduh bey arkasına yaslandı: - Ayhan iyi çocuktur, severim kendisini. Hakkında hayırlı olur inşallah. Evet, biz kendi işimize bakalım. Yapacağın işleri biliyorsun. Buranın temizliği, çay kahve servisi, alınacak şeyleri alıp gelme falan. Sen akıllı bir kadına benziyorsun. Göreyim seni, yalnız oğlun ortalarda dolaşmasın. Mutfakta otursun. Müşteriler için iyi olmaz. Orada oyalarsın onu, daha sonra başka bir çözüm buluruz onun için de. - Allah razı olsun efendim. Hiç çıkartmam oğlumu dışarıya. Memduh bey elini kaldırdı: - Ha, unutmadan, nüfus kâğıdını getirmeyi unutma. Sigorta işlemleri için lazım. Bir an önce girişini yapalım da, sen de kayba uğrama, haydi kızım, kolay gelsin sana. Safiye saygılı bir şekilde teşekkür ederek çıktı avukatın odasından. Büro çok büyük değildi. İç içe iki odadan müteşekkildi. Kapıdan girişteki oda bekleme yeri olarak kullanılıyordu. İki masa vardı ve burada stajyer olarak çalışan iki genç avukat adayı görev yapıyordu. Bu odadaki diğer kapı ise Memduh beyin odasına açılıyordu. Memduh beyin odası ağır mobilyalarla döşenmiş, duvarları boydan boya kütüphane kaplı, geniş bir yerdi. Bordo renkli mobilyalar klasik tarzdaydı. Ofiste bir de mutfak ve lavabo vardı. Mutfak oldukça karanlık ve küçük bir yerdi. Bir buzdolabı, bir ocak ve lavabosu vardı. Duvardaki asma dolapta ise çay ve kahve kavanozları, bardaklar, fincanlar duruyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.