Kaşlarına değen kirpikleri vardı!..

A -
A +

Ye­mek­te ge­nel­lik­le mes­le­ki ko­nu­lar­dan ko­nu­şul­du. Bir ara Ay­la ve Ne­ri­man Ha­nım­lar bam­baş­ka bir ko­nu hak­kın­da ken­di ara­la­rın­da soh­be­te dal­dı­lar. Ve­dat Bey ve Mit­hat Bey ise iki­si­nin de me­rak­lı ol­du­ğu sat­ranç hak­kın­da ko­nuş­ma­ya baş­la­mış­tı. Ar­zu ve Coş­kun ise kar­şı­lık­lı otu­ru­yor ve ye­mek­le­ri­ni yi­yor­lar­dı. Coş­kun bir şey­ler söy­le­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­ne­rek ha­fif­çe genç kı­za doğ­ru eğil­di ve sor­du: - Okul bi­tin­ce ih­ti­sas ola­rak ne dü­şü­nü­yor­su­nuz? Ar­zu ça­ta­lı­nı ta­ba­ğı­nın ke­na­rı­na bı­ra­ka­rak el­le­ri­ni bir­bi­ri­ne ke­net­le­ye­rek dir­sek­le­ri­ni ma­sa­nın üze­ri­ne koy­du ve lok­ma­sı­nı yut­tuk­tan son­ra ce­vap ver­di: - Nö­ro­lo­ji is­ti­yo­rum. Ba­ba­ma kal­sa nö­ro­şi­rur­ji di­yor ama ben ce­sa­ret ede­mi­yo­rum. Coş­kun ar­ka­sı­na da­yan­dı: - Ne­den? Omuz­la­rı­nı kal­dır­dı genç kız: - Bil­mem, et­ra­fım­da o ka­dar çok nö­ro­şi­rur­ji mü­te­has­sı­sı var ki, de­ği­şik bir şey ol­sun de­dim. Coş­kun gü­lüm­se­di: - Han­gi üni­ver­si­te? - Cer­rah­pa­şa... Ba­bam da ora­da. Bel­ki de ba­ba­mın ho­cam ol­ma­sı­nı is­te­mi­yo­rum. Kim bi­lir? Coş­kun ha­fif­çe te­bes­süm et­ti. Ar­zu sa­kin bir şe­kil­de sor­du: - İz­mir­li mi­si­niz? - Ha­yır Sa­lih­li. An­nem ba­bam ora­da. Genç kız göz­le­ri­ni aç­tı. Upu­zun kir­pik­le­ri var­dı ve ne­re­dey­se kaş­la­rı­na de­ği­yor­du. Coş­kun onun ne ka­dar bi­çim­li bir bur­nu ol­du­ğu­nu dü­şün­dü. - Ben Sa­lih­li'ye bir ke­re git­miş­tim ço­cuk­ken. Tey­zem­ler­le bir­lik­te. An­ka­ra'ya gi­der­ken uğ­ra­mış, ora­da öğ­len ye­me­ği ye­miş­tik. Ço­cuk­tum da­ha ora­da­ki in­san­la­rın sı­cak il­gi­si­ni hiç unut­ma­dım. Çok hoş­tu. Coş­kun gu­rur­lan­mış­tı: - Öy­le­dir, çok in­san­cıl­dır­lar. Mi­sa­fi­re çok önem ve­rir­ler. Kü­çük bir yer­dir ama şi­rin­dir. Hoş şim­di iyi­ce bü­yü­dü ama... Ar­zu bi­raz sa­la­ta al­dı ça­ta­lı­na: - Ben İz­mir'i de se­ve­rim. Bi­li­yor mu­su­nuz, ba­bam da bu­ra­da gö­rev yap­mış ben ço­cuk­ken ama biz İs­tan­bul'da kal­mı­şız o sı­ra­da. Ege Üni­ver­si­te­sin­de ça­lış­mış. Ve­dat Am­ca­yı da o za­man­dan ta­nı­yor. Bu­ra­da çok hoş ar­ka­daş­lık­la­rı ol­muş. Hat­ta bir ta­ne­si hâ­lâ bi­zim evi­mi­zin in­sa­nı gi­bi­dir. Bir­lik­te asis­tan­lık yap­mış­lar, Akif Am­ca ile. Duy­muş­su­nuz­dur adı­nı, nö­ro­şi­rur­ji­de tar­tı­şıl­maz isim­ler­den bi­ri­dir Akif Ün­lü­er. Coş­kun ba­şı­nı sal­la­dı. Akif Ün­lü­er'in is­mi­ni duy­ma­yan yok­tu ki!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.