Emin Bey soluk soluğa girdi içeriye: - Tamam kızım, artık bebekleri alıp gidiyoruz. Haydi bakalım. Sabah erkenden gelmişti kayınpederi. Hastane ile ilgili işlemleri yapmıştı. Taburcu oluyordu Neriman. Birbirinden güzel iki masum bebek yatağın üzerinde yan yana yatıyorlardı. Sevgiyle baktı genç kadın onlara. Sonra hemşirenin yardımıyla kucakladı bir tanesini. Diğerini de Emin Bey aldı kollarına. Ağır ağır yürüdüler. Bir yandan da konuşuyordu yaşlı adam: - İkisini bir araya yatırırız. Pek de güzeller maşallah... Ah kızım, böyle olsun istemezdim. Adam olur zannettim. Ama senin suçun yok. Uğur'un içinde vardı bu sorumsuzluk. Onu arayıp bulacağım göreceksin. Çocuklarına, karısına sahip çıkması için gereken neyse yapacağım kızım. Neriman içini çekti: - Beni istemeyen bir insan baba! Sağ olun, siz bana hep güven verdiniz. Ama Uğur hiçbir zaman kabul etmedi, ne beni, ne de doğacak çocuklarını. Hayretle baktı Emin Bey: - Sen biliyor muydun gideceğini? Neriman acı bir tebessümle baktı yaşlı adamın yüzüne: - Bunu anlamamak mümkün değildi baba... Öyle değişmişti ki... Bir şeyler olacağını tahmin ediyordum. Emin bey üzüntüyle buruşturdu yüzünü: - Keşke korkularını bana anlatsaydın kızım... Neriman başını geriye attı: - Ne değişirdi ki? O beni istemedi. Evliliği istemedi. Ben de istemezdim böyle olmasını ama... O an fark etti Emin Bey bu basit köylü kızının birkaç ay içinde nasıl olgunlaştığını. Saygıyla sustu. Arabasını kapının önüne park etmişti. Gelininin binmesine yardım etti. Sonra direksiyona geçti. - Sen hiç üzme kendini. Ben var oldukça torunlarım da sen de güvendesiniz. Çocuklarımı yetiştiremedim ama torunlarımı yetiştireceğim. Hiçbir şeyleri eksik olmayacak. Neriman başını salladı: - Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Emin Bey gözlerini yoldan ayırmıyordu. Kırmızı ışıkta durdukları zaman gülümsedi Neriman'a: - Annenlere de haber verelim. Torunları olduğunu bilmiyorlar... Ürperdi Neriman. Bunca zamandır bir kere olsun aramamışlardı kendisini. Umursamaz bir tavırla mırıldandı: - Verseniz de olur vermeseniz de... Onlar için çok önemli olduğunu sanmıyorum. Emin Bey dudaklarını ısırdı: - Bizi suçluyorsun değil mi kızım? Babanı ve beni! Neriman gülümsedi. Birkaç saniye konuşmadı, ondan sonra cevap verdi: - Kimseyi suçlamıyorum baba. Ben kadere inanırım. Bu da benim kaderimmiş. Bunu değiştiremiyorsunuz maalesef. Alnımda yazılı olan neyse onu yaşıyorum. Emin Bey cevap vermedi. Ezildiğini, yüreğinin parçalandığını hissediyordu... > DEVAMI YARIN