Kemoterapi çok sarsmıştı Serdar'ı -36-

A -
A +

Nevin hanım uykusuz geçen bir gecenin ardından son derece yorgun ve üzgün bir halde oturuyordu. Sabah erken saatte kemoterapi seansına girip çıkan Serdar bitkin bir şekilde uykudaydı. Esra bir köşede büzülmüş, o da uykusuz geçen saatleri biraz olsun telafi edebilmek için gözlerini kapatıp kestiriyordu. Meral ise pencerenin önünde ayaktaydı. Odaya giren arkadaşlarını görünce hemen onlara doğru ilerledi. Tarık'la göz göze geldiler. Genç kız mahcup bir şekilde; - Hoşgeldiniz, diye fısıldayabildi. Merakla bakan Nevin hanıma döndü: - Anne Tarık okuldan arkadaşım. - Hoşgeldiniz oğlum. - Geçmiş olsun efendim, çok üzüldük. Nasıl durumu Serdar kardeşin? Omuzlarını kaldırdı çaresizce kadın: - Bitkin! Kemoterapi çok sarstı yavrumu, uyuyor bir saattir. Tarık yan gözle Meral'e baktı: - Biraz dışarı çıkalım istersen... Bir hava al sen de. Arzu da yanlarında dışarıya çıktılar. Meral hiç konuşmuyordu. Tarık sabahki sinirli halini saklamasını ustalıkla becererek onun koluna girdi, teselli vermeye çalıştı: - Bak, metin olmalısın, şimdi sana ihtiyaçları var annenin ve babanın. Yapılacak bir şey varsa ben hazırım. Arzu'yla da konuştuk, araba lazım olursa hemen bildir, şu cep telefonunu da açık tut. Ulaşamıyoruz. Meral minnetle teşekkür etti. Arzu ise biraz tedirgin, biraz endişeli bir şekilde onları dinliyordu. Tarık'ın sabahki ve dün akşamki öfkeli halinden eser yoktu. Genç kız onun tepkilerini çok net gördüğü için takındığı bu şefkatli tavırlarına inanmıyor, şüpheli bir şekilde sessizce gözlüyordu. Meral ise hiçbir şeyin farkında olmadan minnet ve şükran duygularını dile getiriyordu genç adama karşı. Bir süre hastahanenin kantininde oturdular, birer bardak çay içtiler. Neden sonra Arzu hareketlendi: - Biz gidelim Tarık, Meral de kardeşinin yanına dönmek ister. Genç adam gözlerinde beliren öfkeyi saklamaya gayret ederek "peki" dedi. Meral onları arabaya kadar geçirdi. Arzu ile vedalaşırken arkadaşının titrediğini, tedirginliğini fark etmiş ama bir anlam verememişti. *** Esra henüz gözlerini açmış olan Serdar'a gülümseyerek baktı: - Günaydın, nasılsın Serdar? - Günaydın mı? Saat kaç yahu? Ne kadar uyudum ben? Genç kız başını geriye atarak gülümsemesine devam etti: - Lafın gelişi günaydın dedim, saat beşe geliyor. Birazdan yemek gelir, acıktın mı? Genç adam kafasını "hayır' anlamında iki yana salladı: - Çok fazla midem bulanıyor, bütün kanım çekiliyor sanki, ağzımın içi felaket. Esra düşünceli bir şekilde onun yanına yaklaşıp narin parmaklarıyla saçlarını sıvazladı; - Biliyorum canım, kemoterapinin yüzünden. Sonrasında maalesef böyle kötü oluyor insan. Serdar iki tarafa bakındı: - Nerede bizimkiler? - Meral dışarıda, Ferit baba anneyi götürdü biraz. Hava alsın istedik. Kadıncağız yıprandı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.