Sabri ve karısı üzgün ve düşünceli bir şekilde birbirlerine baktılar. Kadriye'nin yüzündeki hüzünlü ifade hakikaten çok sıkıntılı günler yaşadığını gösteriyordu. Genç kadın derin bir soluk aldı: - Hiç böyle değildi Sermet. Ne oldu bilmiyorum. Çocuklar çok huzursuz, ben deseniz öyle... Hiç kimsem yok bu gurbet ilinde. Danışacağım, derdimi anlatacağım hiçbir yakınım yok. Kendimi yapayalnız hissediyorum. Öyle çaresizim ki!.. Sabri arkasına yaslandı. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra başını salladı: - Ben de bugün karşılaştım kendisiyle. Birkaç laf ettim. Borcunun bir kısmını ödemesini istedim. Ama öyle diklendi ki bana. Şaşırdım kaldım. Kadriye mahcup bir tavırla başını önüne eğdi: - Haklısın Sabri Ağabey, çok mahcubum sana karşı. Ben temizlikten aldığım paradan artırabildiğimi vereceğim sana. Ama o yüzden de dayak yedim. Yıldız öfkeli bir tavırla atıldı: - Bu adam nasıl biri böyle? Sana söylediklerimi göz ardı etme Kadriye. Belediyenin sığınma evleri var. Baktın hayatın tehlikede, sığınırsın oraya. Yanına bile yaklaşamaz. Kadriye dikkatle baktı kadına: - İnşallah iş oralara kadar gitmez abla... Ayağa kalktı: - Sizin de başınızı ağrıttım, kusura bakmayın. Ama içim dolu. Dertleşecek birini aradım. Sabri dudak büktü: - Sıkma canını kızım, belki bir bunalım geçiriyordur. Bilemiyorum. Ne iş yapıyor bu adam, nerelerde dolaşıyor bütün gün? Bir iş yapıyor mu? Kadriye gözlerini kıstı: - Bilmiyorum ki Sabri Ağabey, sabah çıkıyor, akşam körkütük sarhoş geliyor. İçecek parayı nereden buluyor, nerede dolaşıyor hiçbir bilgim yok. Soramıyorum. Sorduğum anda dayak yiyorum. - Zor kızım işin, senin işin çok zor! Kadriye ayağa kalktı: - Ben gideyim çok geç olmadan. Çocuklar evde yalnız. Onların da psikolojisi bozuldu. Harun babasından nefret etmeye başladı. Karı koca kapıya kadar geçirdiler Kadriye'yi. İkisi de üzülmüştü. Genç kadını yolcu ettikten sonra birbirlerine baktılar. Sabri düşünceli bir şekilde mırıldandı: - Bir işler çeviriyor bu adam. Zavallı kız! Zayıflamış, kararmış yüzü. Yıldız ise öfkeliydi. Dişlerinin arasından söylendi: - Kendini bir şey zannediyor böyle adamlar. Gücü karısına yetiyor! Kadriye ise yorgun adımlarla eve doğru yürüdü. Alper yorulmuş mızıklanmaya başlamıştı. Oğlunu kucağına aldı. Her yeri ağrıyordu. Yediği tekmelerin verdiği sızı hâlâ geçmemişti. Eve yaklaştıkça huzursuzluğu artıyordu. Bugün neyle karşılaşacağını bilmiyordu!.. > DEVAMI YARIN