Neriman hafifçe öne doğru eğilip fısıldayarak sordu: - Bana kızgın mısın? Uğur yan gözle karısına baktı ve cevap vermedi. İçinden konuşmak dahi gelmiyordu. Az önce almışlardı haberi. Kontrol için gittikleri doktor genç çifte ikiz bebekleri olacağı haberini vermişti. Uğur ikinci bir şok yaşıyordu şimdi. Kendisini bir çocuk için dahi hazır hissetmezken şimdi de iki tane birden gelecekti. Hastaneden çıktıktan sonra kendilerini karşı taraftaki kafeteryaya zor atmışlardı. Biraz su içip kendine gelmek istiyordu genç adam. Neriman ise bütün bu olanların tek suçlusuymuş gibi korkak ve tedirgindi. Kendini affettirmek istercesine ezikti kocasının karşısında. Doktorun yüzündeki tebessümle verdiği haber bir anda her şeyi allak bullak etmişti sanki. Neriman bir kere daha sordu: - Kızgın mısın Uğur? Genç adam hiçbir şey söylemeden karısının yüzüne baktı birkaç saniye. Neriman bu anlaşılmaz bakışların altında lime lime eridiğini hissetti. Uğur neden sonra mırıldandı: - Haydi iç çayını da gidelim. İşim var benim. Genç kadın ağlamaklı bir halde önüne eğdi başını. Yudumlar boğazında düğümleniyordu... Çok geçmeden kalktılar. Uğur karısını evlerinin önüne kadar getirdi: - Sen git haydi, akşam geç geleceğim ben, bekleme. Başka hiçbir şey söylemeden uzaklaşıp gitti. Neriman çaresiz bir şekilde baktı arkasından. Birkaç ay öncesine dönebilmek için neler vermezdi. O günü hep düşünceli, sıkıntılı geçirdi. Kayınvalidesi hiçbir şey sormamıştı zaten. O da anlatmak gereğini duymadı. Leman Hanım gelini geldikten sonra giyinip arkadaşlarına gitti. Neriman memnun olmuştu aslında. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Kendini bu evde fazlalık hissediyordu uzun zamandır. Kocasının aniden oluşan soğukluğu, kayınvalidesinin anlaşılmaz ters tutumu mutsuz ediyordu genç kadını. Şefkate ihtiyacı vardı. Hamileliğinin getirdiği duygusal yoğunluk, yaşananlar, bilinmezlikler içinde bulunduğu durumu daha da zorlaştırıyor, kendisini çaresiz hissediyordu. Anne ve babasını görmek istiyor, onların desteğine ihtiyaç duyuyordu. Evdeki işleri bitirmişti. Akşam için yemek hazırlamış, etrafı toplamıştı. Yorgundu. Biraz uzanmak istedi. Çok geçmeden derin bir uykuya daldı. Gözlerini açtığı zaman hava kararmıştı. Korkuyla fırladı yerinden. Sofrayı hazırlamak zorundaydı. Aceleyle kalktı. Hâlâ yalnızdı evde. Üşüyordu. Mutfağa gidip yemeğin altını yaktı. Saat yediye geliyordu. Birazdan kayınpederi gelirdi. O salatayla meşgulken Leman Hanım geldi önce. Sanki bir müfettişmiş gibi kontrol etti her yeri. Bir kusur arar gibiydi. Neden sonra gelininin yanında geldi: - Ne oldu bugün hastanede? Neriman irkildi. Dudaklarını ısırdı. Sanki suç itiraf ediyormuş gibi korkarak mırıldandı: - Bebekler ikizmiş... - İkiz mi? Aman Allah'ım, bizim sülalemizde hiç yoktur ikiz... Bu mutlaka senin sülalen yüzündendir. Neriman cevap vermedi. Leman Hanım söylenmeye devam etti: - Bir beklerken iki tane, vay başımıza gelenler... Neriman sessizce akan gözyaşlarını fark ettirmemeye çalışarak usulca çıktı mutfaktan... > DEVAMI YARIN