Kendini zor tutuyordu!..

A -
A +

Gülbahar da uyuyamamıştı. Zaten geceler onun için kâbustu artık. Yatağında fırıldak gibi dönüyor, gözlerini sımsıkı kapatmasına rağmen bir türlü uykuya dalamıyordu. Murat'ı tanıdığı günden beri yüreğindeki acı daha da çoğalmıştı. Yine de şükrediyordu. Onu her ne kadar "evladım" diye bağrına basamasa da görüyordu ya! Onun kendi oğlu olduğunu anladığından beri hayattan korkar olmuştu. Şimdiye kadar hasretiyle yanıp tutuştuğu, bir gün bile aklından çıkartmadığı yavrusu ete kemiğe bürünmüş bir şekilde karşısına gelince Allah'ın büyüklüğüne bir kez daha inanmış, kaderin önüne geçilemeyeceğini bir kez daha kabul etmişti... Bir gün gelecek biricik yavrusu gidecekti. Gülbahar askerliğin kalıcı olmadığını biliyordu. Uzaktan tozu dumana katarak gelen cipi gördüğü zaman uzun zamandır ne olduğunu unuttuğu heyecanı duyuyor, yüreği yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Koşup oğlunun boynuna sarılmak istiyor, onu koklayıp bağrına basmamak için kendini zor tutuyordu. Onun ne kadar düzgün bir çocuk olduğunu gördükçe ne isabetli bir karar verdiğini düşünmekten de kendini alamıyordu... Ocağını söndürüp bitiren kan davası yüzünden kimsesi kalmamıştı. Eğer oğlunun doğduğu gün o planı yapmasalardı şimdi o da hayatta olmayacak ve Gülbahar ölüm acısıyla birlikte gelen hasreti son nefesine kadar yaşayacaktı. Analık böyle bir şeydi işte. Onun iyiliği için, onun yaşaması için evladından vazgeçebilmekti. Yutkundu. Hâlâ konuşmuyordu. Bir kere oğluna teşekkür etmiş, bir kere de Pelin'e "gitme" demişti. Zayıf bir anıydı. Duyguları yoğundu. Yalnız kalmaktan korkmuştu o an. Sonra genç kıza öyle söylediği için pişman olmuştu ama sözler engel tanımadan kendiliğinden dökülüvermişti dudaklarından. Pelin'i seviyordu. Kendi kızı gibi görüyordu. Onun şefkatli, sevgi dolu varlığı ayrı bir destek, ayrı bir renkti hayatında. Bütün bunlara alışmıştı. Bir gün gelip yapayalnız kalacağını biliyordu. İşte bu o güne kadar tanımadığı korkuları da getirmişti beraberinde. Bu arada gözünden kaçmayan şeyler de vardı. Murat'ın Pelin'e bakışları dikkatini çekmişti. İki gencin aralarındaki elektriklenmeyi daha onlar anlamadan fark etmişti Gülbahar. Bu ilgi hoşuna gidiyordu. Evladının mutlu olduğunu görmekle yetinecek olması onu çok rahatsız etmiyordu. Alışmıştı hayatı olduğu gibi, acılarıyla kabullenmeye. Gün gelecek Murat da, Pelin de gideceklerdi. En azından çok sevdiği bu iki insanın birbirleriyle mutlu olduğunu bilmek bile yetecekti çileli kadına... Kuru bir öksürükle sarsıldı Gülbahar'ın bedeni... Yavaşça kalktı yatağından. Son günlerde ayak ağrıları başlamıştı. Eskisi kadar kolay ve atik davranamıyordu. Aldırmadı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.