Feridun Bey hayretle dinliyordu Kamil Şanlıdağ'ı. Onun anlattıklarına şaşırmıştı. Kamil Bey ağlamaklı bir halde nakletmişti olanı biteni. Feridun Bey sabah otele gelmiş ve yaşlı adamın notunu görünce oturup beklemişti. Kamil Bey gelince de onun yüz şeklinden bir şeyler olup bittiğini anlamıştı. Kamil Bey olanları anlatınca âdeta yerinden zıplamış, bu tesadüfe karşı şaşkınlığını gizleyememişti: - Olacak şey değil beyefendi, hayat çok enteresan, gerçekten kadere inanmak gerek, deyip durmuştu. Kamil Bey duygularını nakletmekte zorlanıyordu Feridun Bey yıllardır tanıdığı bu sert adamın ağladığını ilk defa görüyordu. Çekinerek sordu: - Ne yapacaksınız beyefendi, kim olduğunuzu söyleyecek misiniz Gülay'a? Kamil Bey başını kaldırdı. O kadar çaresiz görünüyordu ki... - Hayır Feridun, çok düşündüm, şimdi hastaneden dönerken takside de çok düşündüm ve hiçbir şey söylememeye karar verdim. Bu seninle benim aramda kalacak bir sır. O kızın hayatını altüst etmeye hakkım yok. Ben yapacağımı yaptığıma inanıyorum. Onlara görünmez biri olarak yardımımı yaptım hep. Vicdanımdaki sızı bunu emretti bana. Bu kadarla kalsın. Feridun Bey tedirgin bir şekilde sözünü kesti onun: - Ya Saadet Hanımla karşılaşırsanız, sizi tanır beyefendi, en azından kim olduğunuzu, adınızı soyadınızı öğrenince bilecek. O zaman ne yapacaksınız? Kamil Bey bir süre konuşmadı. Düşünüyordu. İçinden çıkılması zor bir durumdu. Şefik beyler elbette ki gelinlerinin annesine onun kim olduğundan bahsedeceklerdi. Bu kaçınılmazdı. Omuzlarını kaldırdı: - Onu o zaman düşüneceğim Feridun. Oğlumun evliliğine karşı çıkmak benim hayatımın hatasıydı. Her şeyi değiştirebilirdim böyle yapmasaydım. Ama o zamanki şartlar bunu gerektiriyordu. Bilmiyorum Feridun, bu yükü kaldıramıyorum. Bunu nasıl taşıyacağımı bilemiyorum. Yorgunum Feridun. Gerçekten yorgunum... İki adam birlikte öğle yemeği yediler. Otelin lobisinden hiç ayrılmadılar. Öğleden sonra resepsiyon görevlisi yanlarına yaklaştı: - Kamil Bey sizi telefondan istiyorlar. Yaşlı adam yanına getirilen telefondaki ses Narlıdere Huzurevinden aradığını söylüyordu. Kamil Bey huzurevine kabul edilmişti ve çağırılıyordu. Teşekkür ederek kapattı telefonu: - Tamamdır Feridun, çağırıyorlar beni. Gidelim istersen, otelden çıkışımı yapayım ve bundan sonraki yuvama yerleşeyim. O gün akşama kadar bu işlerle uğraştılar. Tek kişilik bir oda verilmişti Kamil Beye. Küçücük bir odaydı ama sevimliydi. Bir yatak, gömme dolap, tuvalet, banyo, küçük açık bir mutfak, küçük bir balkon ve mükemmel bir manzaraya sahipti oda... > DEVAMI YARIN