Kına gecesi boyunca sessiz kaldı...

A -
A +

Neriman komşu kızı Ünsal'ın çığlıklarıyla irkildi: - Geldiler, geldiler Neriman Abla, bak damat!.. Neriman bir ürperti hissetti bütün vücudunda. Başını çevirip perdenin ardına baksa, hayatının sonuna kadar birlikte olacağı adamı görecekti. Nefesini tutmuştu o anda. Ünsal dışarıda gördüklerini anlatıyordu: - Oy, ne kadar uzun boylu, annesine benziyor bu adam. Çok şık giyinmiş, yakışıklı çocuk be Neriman Abla. İnanmazsan gel de bak! Neriman dayanamadı. Yavaşça bir iki adım attı pencereye doğru. Hava hafifçe kararmaya yüz tutmuştu. Gözlerini kısarak baktı bahçeye. Babasının yanında duran uzun boylu gence baktı çekinerek. O andaki duyguları karmakarışıktı. Hiçbir şey hissetmediğini fark ederek ezildi. Ne bir heyecan, ne bir sıcaklık, ne soğukluk, ne nefret... Hiçbir şey... Oda kapısı açılıp müstakbel kayınvalidesini karşısında görünce hızla çekildi pencereden. Suç işlerken yakalanmış mahcup bir çocuk edasıyla önüne baktı. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Leman Hanım gülümsedi: - Maşallah, gelinim de pek güzel olmuş, Allah nazardan saklasın. Gel bakalım, öp elimi. Neriman sessizce yaklaştı ve uzatılan eli öptü. Bundan sonrasında her şey çorap söküğü gibi geldi. Neriman'ın bahçeye çıkışı, davetlilerin alkışları, Uğur'un yanına yaklaşıp genç kızın yüzüne dikkatle bakması, sanki bir rüyaydı. Uğur gözlerini Neriman'ın yüzünden ayırmadan bakıyordu. Rahatsız olmuştu genç kız. Bu bakışlarda tedirgin edici bir şey vardı. Hiçbir şey söylemedi. Kafasını yerden kaldıramıyordu. Uğur da bir şey söylemedi. Leman Hanım ikaz etti: - Koluna girsene Neriman! Neriman bir robot gibi söyleneni yaptı. Kına gecesi boyunca sessiz kaldı genç kız. Bir tek kelime bile konuşmadı genç çift. Neriman hayatı boyunca o geceye ait hiçbir şey hatırlamayacaktı. Ertesi günkü düğün de farklı değildi hem genç kız hem de Uğur için. Etraflarındaki insanlar zıplayıp oynamışılar, eğlenmişlerdi. Neriman bir ara kendi ipinin çekildiği bir günü böylesine sahiplenerek kutlayan insanlara hayretle bakmıştı... Düğün bittikten sonra Çanakkale'deki lüks otellerden birine gidecekti yeni evliler. Veda zamanı geldiğinde Neriman annesinin gözündeki yaşları görüp gözlerini kısarak baktı onun yüzüne. Halime birden ne yapacağını şaşırdı. Şaşkın bir tebessüm oluştu dudaklarında. Gözlerini kaçırdı aceleyle. Mehmet Ali ise son derece keyifliydi. Kızı elini öperken kulağına fısıldadı: - Söylediklerimi unutma! Artık senin yerin kocanın yanı. Yüzümü sakın kara çıkarma, kendi ellerimle veririm cezanı. Halime ise kızına sarılmak istediği zaman Neriman gayri ihtiyari geri çekildi. Derin bir sessizlik içinde annesinin elini öptü sadece. Yanındaki tanımadığı gençle birlikte arabaya bindiği zaman ayaklarının titrediğini, içinden koşarak kaçıp uzaklara gitmek geldiğini hissetti. Artık geri dönüşü olmayan bir yola gidiyordu. Uğur yanına oturunca hafifçe büzüldü olduğu yerde. Genç adam yan gözle baktı ona: - Nihayet bitti... diye söylendi. O anda hissetti Neriman onun da bu evliliği zorlamayla kabul ettiğini. Bu fark ediş daha da yıktı genç kızı. Korku ve umutsuzluk bütün bedenini ve ruhunu sarmıştı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.