"Kızıma iyi bakın o bana yeter!.." -53-

A -
A +

Hülya hanım eğilip alnına ufak bir öpücük kondurdu Safiyeciğin: - Haydi, rahat ol, dinlen bakalım... Her şey çok güzel olacak, hiç merak etme... Safiye'yi dikkatle yatağına yatıran hastabakıcılara Ayhan bey bir miktara para vererek teşekkür etti. Hemşire ise yeni annenin serumunu bağladı, tansiyonunu ölçtü. Sonra gülümseyerek onun saçlarını okşadı: - Haydi bakalım, şimdi bebeğini getireceğiz, sonra uyuyacaksın. Bir sıkıntın olursa bu düğmeye bas, hemen geliriz. Sana birazdan yiyecek bir şeyler göndereceğim, onları ye ki, ilaçlarını içebilesin. Safiye mahcup bir tavırla boynunu büktü: - Allah razı olsun hemşire abla. Sarışın, mavi gözlü, kısacık boylu hemşire kadın sevgiyle okşadı Safiye'yi. Hülya hanım ve Ayhan beye de veda ederek çıktı dışarıya. Hülya hanım hemen yatağın kenarına oturdu: - Nasıl mutluyum bilsen Safiye. İçim içime sığmıyor. Biliyorum canım, senin durumunu düşününce bu coşkum belki seni yaralıyor ama elimde değil... Beni affet ne olur. Safiye onun elini tutu: - Üzülme abla, ben iyiyim. Yavrumun nasıl sevgi dolu, emin ellerde olduğunu, onun hayatının benimki gibi acı dolu olmayacağını bilmek beni rahatlatıyor. Ona benden çok çok daha iyi bakacağınızı biliyorum. Hiç üzme kendini. Ben rahatım abla. Siz olmasanız ne olurdu benim halim... Ayhan bey gülümsedi onun başucuna gelerek: - Hiç merak etme Safiye. Ona bütün çocukların gıpta ile bakacakları bir hayat sunacağım, ben söz veriyorum sana. Senin için rahat olsun. Sana oradan da zaman zaman para göndereceğim... Safiye kaşlarını kaldırdı: - Yok ağabey, hiçbir şey istemem, yavruma iyi bakın o yeter bana. Durakladı, kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı. Bitkindi. Başını hafifçe yana eğerek fısıldadı: - Benden hiç bahsetmeyin ona ne olur. İleride beni suçlamasını istemem. İçinde endişeler olsun istemem. Sizi bilsin anası, babası. Beni anlatmayın. Karı koca şaşkın oldukları kadar da üzgün bir şekilde baktılar onun yüzüne. Ayhan bey atıldı: - Ama Safiye... - Yok Ayhan ağabey, demeyin hiçbir şey, karışmasın kafası. Bilmesin. Siz büyüteceksiniz onu, siz ana baba olacaksınız. Beni bilse ne olacak bilmese ne olacak. İyisi mi siz söylemeyin hiç. Düşündüm, böyle karar verdim. Ne olur, bana söz verin. Hülya hanım göz pınarlarında biriken yaşları fark ettirmeden silerek gülümsedi: - Tamam Safiye, sen nasıl istersen. Adı ne olsun? İstediğin bir isim var mı? - Yok abla, her şeyi size ait olsun, siz koyun... - İpek.... İpek olsun istiyorum. Beğendin mi? Gülümsedi Safiye. Gözleri dolu doluydu. Başını salladı: - Pek güzel abla. İpek'im mutlu olacak. Bir ana başka ne ister ki? Bu sırada kapı açıldı. Uzun boylu bir hemşire kucağında nurtopu gibi, kırmızı yanaklı, minicik dudaklı, mışıl mışıl uyuyan, güzeller güzeli, topaç gibi bir bebekle içeri girdi. - Prensesimiz teşrif ettiler efendim. Bebeğinizi getirdim... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.