Tahsin bey bir kocaman dosyayı koydu Enver beyin önüne: - Tamam efendim. Oldukça iyi bir fiyata satıldı fabrika. Parayı da emrettiğiniz gibi transfer ettik. Villa için de iki tane alıcı var. Siz karar verin hangisine verileceğine. Bu dosyada ikisinin de ayrı ayrı teklifleri var. Bütün kredileriniz sıfırlandı, hiçbir borcunuz yok. Vergi borçları temizlendi. Bütün bunlardan sonra villadan alacağınız para hariç transfer edilen miktar bu. Bir kâğıt uzattı. Enver bey gözlüklerini takarak dikkatle baktı kâğıda. Yüzünde memnun bir ifade belirdi: - Çok iyi Tahsin, iyi iş yaptın, aferin sana. Bu para bana da torunuma da ömrümüzün sonuna kadar yeter de artar bile. Şimdi yapacağın bir iş kaldı. İsviçre'ye telefon et, bize oradan bir ev ayarla. Sonra da pasaportlarımızı kontrol et. Vizeleri al. Bana haber ver işler bitince. Villanın satışı ile ben ilgilenirim. Yalnız hiç kimseye bir tek kelime etme. Hatta karına bile. Duyulmayacak. Tahsin bey gözlerini kıstı: - Hiçbir endişeniz olmasın efendim. Ağzım kilitli. Avukatı yolcu ettikten sonra salonda oturan karısına döndü; - Sana zaman ver bana demiştim. İşte, artık hürüz. Buradan gideceğiz Olcay. Bütün işi tasfiye ettim. Bizi ölse bulamayacak. Böyle bir adam yok benim torunumun hayatında. Bir tek şey var, şu anda üzerime geçiremiyorum Emre'yi. Ama onsekizine gelince nüfusuma da alacağım. O zaman o sevmediğim soyadından da kurtulacak oğlum. Emre Can Demir olacak. Olcay hanım memnun gülümsedi: - Biliyordum bu işi yapacağını. Tahsin beye güvenebiliriz değil mi? Hiçbir şey söylemesin? Enver bey karısının endişesine saygı göstererek: - Merak etme. O benden öyle çok para kazanıyor ki, altın yumurtlayan tavuğu kesmez. Buradaki bütün işlerimi o yürütecek. Böyle bir şey yaparsa başına gelecekleri bilir. Sessizce çıkıp gideceğiz. Her şeyi o kadar sağlama aldım ki, Saliha'yı da götüreceğim yanımızda. Onu bırakırsam, konuşmasından korkarım. Hem bildik bir insan, yabancı memlekette sana yardımı çok iyi olur. Orada bir dadı tutarız Emre Can için. Öyle büyür. Onu aslanlar gibi yetiştireceğim. Kızımın biricik hatırası bana... Karı koca aldıkları karardan memnun bir şekilde gülümsediler. Biraz sonra Saliha Emre'yi getirdi yanlarına. Yeni uyanmıştı. Enver bey kucakladı torununu: "Canım oğlum benim, aslanım. Göreceksin, bir elin yağda, bir elin balda olacak. Her şeyim sana feda olsun. Orhan denen adamı da unutacaksın..." Olcay hanım da onun yanına geldi. Sevgiyle seyrettiler torunlarını. - Şu hale bak Olcay, tıpkı Selda... Tıpkı annesi... Kadın gözlerinden yaşlar akarak başını salladı torununu okşarken. DEVAMI YARIN