Esra eve geldiği zaman Necile Hanım kızının uzun zamandır içinde bulunduğu sıkıntıdan sıyrılmış bir şekilde gülümseyerek eve girmesine hem şaşırmış hem de sevinmişti. Sevgiyle tebessüm etti kızına: - Yavrum, iyisin galiba? - İyiyim anne, çok iyiyim. Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Necile Hanım mutlu olmuştu. - Ah yavrum, biliyordum bunun geçici bir bunalım olduğunu, çok sıkıntılı günler geçirdin yavrum, şu halin benim son günlerdeki en büyük sevincim oldu. Allah'ıma çok şükür. Esra mutfak masasının üzerindeki zeytinyağlı dolmadan bir tane ağzına attı: - Kurt gibi açım anne. Hiç bu kadar acıkmamıştım. Necile Hanım hareketlendi. Sevinç içinde cevap verdi: - Hemen senin sevdiğin çoban salatasından yapayım yavrum. Baban şimdi gelir, o da çok sevinecek artık bunalımlarından sıyrıldığına. Esra mutfakta annesine yardım etmeye başladı. Necile Hanım sanki yıllardır görmediği can dostunu bulmuş gibi dertleşmeye başladı kızıyla: - Ne olacak bu ağabeyinin durumu Esra? Dilek için kötü bir şey söylemiyorum ama bize, ağabeyine uygun değil bu kız ve ailesi. Bak Hakan'ın durumuna, bizleri arka plana itti, kırıcı oluyor. Babanın yaptığı borçlar gırtlağımıza dayandı. Nasıl çıkacağız bu işin içinden bilemiyorum. Geceleri baban da ben de hiç uyumuyoruz. Sen bir konuşsan diyorum! Esra tabakları masanın üzerine koydu: - Anne, büyütmeyin, Hakan'ı bu saatten sonra döndüremezsiniz. Onun aklı başından gitmiş. Yapacak bir şey yok. Babam akıllı adamdır, bir şekilde bunlardan sıyrılır. Hakan'ı zaman zaman ben de tanıyamıyorum. Çok değiştiği bir gerçek. Dilek'e gelince, doğrusunu söylemem gerekirse ben sevmedim o kızı. Sevemedim. Çok art niyetli gibi geldi bana. Ama Hakan'ın seçimi, ne denilir ki? Necile Hanım içini çekti. Bütün sıkıntısına rağmen yine de canı gibi sevdiği bir insanla dertlerini paylaştığı için bir rahatlama vardı içinde. Kızının saçlarını okşadı şefkatle: - Canım kızım, oğlum için olmadı ama seni istediğim gibi gelin edeceğim. Esra irkildi. Kafasında hazırladığı planlardan dolayı bir an için vicdan azabı duydu yüreğinde. Ama çaresiz olduğu için yapılacak en doğru şeyin bu olduğuna inanıyor, ayrıca Tayfun'un etkisinden kendisini kurtaramıyordu. Ona karşı olan öfkesi, hiddeti bir anda yok olmuştu. Yerine yeni duygular ön plana çıkmış, bütün bu olumsuz hislerin yerini sevgi, beğeni ve hayranlık gelip oturmuştu. Kapının açıldığını duydular. Esra haykırdı: - Babam geldi anne. Bu sözlerden sonra koşarak antreye doğru ilerledi: - Hoş geldin baba! Cahit Bey aylardır suskun ve üzgün olan kızının neşe içinde ve sevgiyle kendisini karşılamış olmasından duyduğu şaşkınlığı gizlemeyerek sarıldı kızına. Necile Hanım mutfak kapısından göz kırpıyordu kendisine... > DEVAMI YARIN