"Kızınızı mutlu edeceğim!.."

A -
A +

Hülya'nın cesareti Ahmet'in korkularını yok etmiş, iki genç mutlu bir yuva kurabilmek için çabalamaya başlamışlardı. Uzun uzun konuşmuşlar, planlar yapmışlardı. Sonunda aile büyüklerine bu isteklerini bildirmek için bugünü seçmişlerdi. Ahmet, Halit Beyin holdinginde çok başarılı bir konuma gelmişti. İşi çok çabuk kavramış, görev yaptığı bölümde neredeyse bir numaralı adam olmuştu. Halit Bey, fark ettirmeden ama çok yakından takip ediyordu genç adamı. Onun verdiği kararları inceliyor, elini attığı her işi başarısıyla tamamlamasından gizli bir haz duyuyordu. Şimdi dünyadaki biricik varlığı olan kızının bu çok beğendiği genç adamla hayatını birleştirmek için karşısına gelmesi onu ayrıca memnun etmişti. Ahmet'e döndü: - Evet delikanlı, söylemek istediğin şeyler var mı? Ahmet yutkundu: - Teşekkür ederim efendim... İzin verdiğiniz için size minnettarım. Kızınıza hayatımın sonuna kadar değer vereceğime, onu mutlu edeceğime emin olabilirsiniz. Çünkü o bunlara layık! Halit Bey memnun, gülümsedi: - Bundan eminim... Bundan emin olduğum için de bu isteğinize muvafakat veriyorum. Ahmet dudaklarını ısırdı: - Bir nokta var efendim... Biz Hülya ile konuştuk. Benim evimde yaşamak istiyoruz. Hülya okulunu bitirecek, ben de okuyacağım. Kazandığım parayla geçinmek istiyoruz. Halit Bey kaşlarını kaldırdı: - Kendi yağınızla kavrulmak istiyorsunuz ha? Ona da peki aslanım. Ama bir zorluk yaşarsanız unutmayın ki burada kanatlarını açmış, sizi korumak için bekleyen bir babanız olacak. Ahmet ayağa kalkıp Halit Beyin ve Saadet Hanımın elini öptü. Saadet Hanım ağlamaya başlamıştı. Hülya da babasına ve annesine sarıldı. - Babacığım, anneciğim, kendi aramızda sade bir tören istiyoruz. Ne olur dallanıp budaklanmasın. Halit bey kızının başını okşadı: - Hiç merak etme yavrum, nasıl isterseniz her şey öyle olacak... *** Tevfik şirkete borcu olan bütün şahısları hiç üşenmeden dolaşmıştı. Hayrettin Beyin ortağı olarak bilindiği için bu ziyaretleri hiç şüphe uyandırmamış, kimi borçlulardan baskı uygulayarak alacakları tahsil etmiş, kimilerinden de adına yazılmış vadeli çekler almıştı. Alacakların neredeyse yarısından fazlasını toplamıştı. Bütün bu paraları kendi hesabına yatırmış, ondan sonra da hazırlıklara başlamıştı. Alacakların tahsilinde zaten bir problem yoktu. Hayrettin Beyin telaşı alacaklarının borçlarını karşılayamaması olayıydı. Şimdi ise Tevfik bu paraları almış ve kendi hesabına geçirerek Hayrettin Beyin nasıl bir çıkmaza gireceğini düşünmeden kendi çıkarlarını ön plana geçirmişti. Evde kendisini bekleyen Şefika Hanıma: - Eşyaları topla Şefika, gidiyoruz İstanbul'dan diye, seslendi. Şefika Hanım neler olup bittiğini anlayamamış, donuk gözlerle bakıyordu kocasına: - Ne oluyor yine Tevfik Efendi? - Ne olacak, burayı terk ediyoruz!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.