"Konuşurum ben Şefika Hanımla"

A -
A +

Ahmet kaşığını tabağın yanına bırakıp ağzını peçeteyle silerek annesine gülümsedi: - Ellerine sağlık anam. Pek güzel olmuş. - Afiyet olsun aslanım, diye cevapladı Hüveyda Hanım. On beş yıldır duldu. Ahmet'in babası Halit bey, Zonguldak kömür işletmelerinde işçiydi ve bir grizu patlamasında ocakta mahsur kalmış ve üç gün sonra ölü olarak çıkartılmıştı. Ahmet o zaman altı buçuk yaşındaydı. Küçücük yaşında yetim kalmıştı. Hüveyda Hanım bundan sonra kendi gayretiyle hayatını sürdürmeye çalışmış, oğlunu okutmuştu. Ufak tefek bir kadındı. Genç yaşında eşini yitirmiş olmanın verdiği güçlükler, hayatın zorluklarıyla tek başına mücadele etmek zorunda kalışı yıpratmıştı kadını. Kocasından kalan üç kuruş aylığa ek olarak evlere işe gitmiş, dantel örmüş ve tek oğlunu büyütmüştü. Kimsesi yoktu hayatta oğlundan başka. Ne bir akraba, ne bir ahbap, kimsesi kalmamıştı. Ne kendi tarafından, ne de kocası tarafından hiçbir yakını bulunmuyordu. Ana oğul tek başlarına yaşayıp gidiyorlardı. Bütün isteği oğlunun ayakları üstüne bastığını, bir yuva kurup evini yurdunu bildiğini görebilmekti. Bir tabak meyve ile odaya döndü. - Aslanım, elma aldım sana. Annesinin uzattığı bir dilim elmadan bir lokma ısırdı. - Sağ ol anam. Bugün Samim ustayla görüştüm. Biraz dinlen, toparlan, gel atölyede başla dedi. Hüveyda dolu dolu gözlerle gülümsedi: - Allah'a şükürler olsun yavrum. Samim usta sözünde durdu. Her zaman söylediydi. Ne zaman görse, "Merak etme, Ahmet döner dönmez benimle çalışacak" deyip durduydu. Allah razı olsun. Şimdi sıra başka şeylere geldi aslan oğlum. Ahmet yutkundu. Kaçamak bir gülümseme belirdi dudaklarında: - Haklısın anacığım, ben de seninle konuşmak istiyordum bunu. Hüveyda Hanım heyecanlanmıştı. Ayaklarını toplayıp sedire oturdu. - Hele anlat bakalım, dinleyeyim seni! Ahmet yutkundu: - Bir kız var anam. Eğer sen de uygun görürsen isterim yuva kurmayı onunla. Hüveyda Hanım öne doğru eğildi: - Kimmiş bu? - Tevfik Efendinin kızı Elmas. Tanırsın. Aşağı mahallede oturuyor. - Bizim oduncu Tevfik'in kızı mı? Başını salladı Ahmet. - Ah oğlum, Elmas güzel kızdır, beğenirim, ama babası pek terstir. "He" der mi bilmem! - Gidip konuşmadan bir şey diyemeyiz ki anam. Hele sen gidip bir ağızlarını arasan diyorum... Hüveyda Hanım mutlulukla gülümsedi: - Tabii ki oğlum, gider konuşurum ben Şefika Hanımla. Bir yolunu buluruz elbet, sen sıkma canını. Ahmet keyifle arkasına yaslandı. Bir elma dilimi daha attı ağzına. "İnşallah anacığım" diye mırıldandı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.