Koridorda ilerlerken Handan'la karşılaştı

A -
A +

Doktor Faruk'u dikkatle izliyordu. Hafifçe gülümsedi: - Bir arkadaşınız olsa... Sizi dinleyebilen, sizinle paylaşabilen özel bir arkadaş... Bakın Faruk Bey, atın bu düşünceleri kafanızdan. Belki size tuhaf gelecek ama; benim size şiddetle tavsiyem şu olacak. Zaman içinde mutlaka evlenin... Faruk irkildi. Hızla kaldırdı başını. Gözleri kocaman açılmıştı: - Ne diyorsunuz siz Doktor Bey? - Doğru olanı söylüyorum Faruk Bey, mutlaka evlenin. Yalnız kalmayın. Kızlarınız yarından sonra gidecekler. Hayatın kanunu bu. Kanunlara karşı koyamayız değil mi? Sizi anladığına inandığınız, hayatın bundan sonrasını paylaşabileceğiniz, size ve sizin hatıralarınıza da saygı gösteren bir kadınla evlenin. En doğrusu bu! Faruk ayağa fırladı: - Bu mümkün değil doktor! - Mümkün Faruk Bey. İnanın siz de buna ihtiyaç hissedeceksiniz. Eşinize olan sevginize saygım büyük. Ama yaşayabilmeniz için hayatın akışına uymak zorundasınız. Siz ki yalnız kalmaktan korkuya kapılmış bir insansınız. Ruh sağlığınız için size bir paylaşımcı gerek. Bunu göz ardı etmeyin lütfen. Çocuklarınız için, sizin için... Eğer ruh sağlığınıza yeniden kavuşmak istiyorsanız hayatın gereklerini yerine getirmek zorundasınız... Faruk kapıya doğru yürüdü. Düşünceleri karmakarışık olmuştu. Bir diğer seans için randevulaştıktan sonra reçetesini aldı ve dışarı çıktı. Uzun süre yürüdü. Arabasını doktorun muayenehanesinin garajında bırakmıştı. Doktorun söylediklerini düşünüyordu. Ruh sağlığının iyi olmadığının farkındaydı. Geri dönüp arabasına bindi. Turgay'ın iş yerine gitti. Yapıtaş İnşaat Şirketinin merdivenlerinden çıkarken hâlâ kafasının bulanıklığı devam ediyordu. Turgay yerinde yoktu. Not bırakarak çıktı odasından. Koridorda ilerlerken birden Handan'la karşılaştı. - Handan Hanım? - Merhaba Faruk Bey. Hoş geldiniz. - Ben... Ben Turgay'a bakmıştım. Yerinde yokmuş. - Bugün ben de hiç görmedim Turgay Beyi. Nasılsınız? Kızlar nasıl? Faruk çekingen bir tavırla başını salladı: - İyiler. Okula gidiyorlar işte. Handan bir an durakladıktan sonra devam etti: - Size bir çay ikram edeyim ister misiniz? Faruk dudaklarını ısırdı. Bir yerden başlaması gerektiğine inanıyor ve kendini zorluyordu. - Memnun olurum... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.