Esra yatağına girer girmez yüzünü yastığına gömdü. Günlerdir perişan bir haldeydi. Tayfun'un nerede olduğunu bilmiyordu. Günlerdir her gün okuldan onu görebilmek amacıyla fırlıyor, hatta bir süre bekliyordu. Görünürde yoktu Tayfun. O günden sonra hiç görünmemişti. Esra yıkılmıştı. Nasıl böyle bir oyuna geldiğini bilemiyor, kendisine olan kızgınlığı Tayfun'a olan kızgınlığından daha fazla görünüyordu. O cumartesi gününden beri hayatı cehenneme dönmüştü. Bir kerecik görebilseydi Tayfun'u... Gözlerini kapattı: "Ne diyeceğim görürsem? Neyin hesabını soracağım? Cahil, kafası çalışmayan kızlar gibi kapıldım bir günde. Bir şey zannettim. Ya da 'beni al' mı diyeceğim... Bana sürdüğün lekeyi temizle mi diyeceğim? Allah'ım ne yaptım ben!.." Ağlamaya başladı. Korkular içindeydi. Hayatının mahvolduğunu, eridiğini hissediyordu. Kimseye söyleyemezdi başına gelenleri. Annesi, babası duysa dayanamaz ölürlerdi kahırlarından. Bu işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyordu. Ne ders düşünüyordu, ne okul... gizli gizli ağlamaktan içi katılıyordu. Gözlerini kapatarak karanlığın içine yuvarlandı... *** Cahit Bey içini çekti. Yüzündeki kırışıklıkları bir gecede çoğalmış gibiydi. - Bankayla konuşayım bakayım yarın. Ne kadar kredi alabiliriz, ne yapabiliriz. Üstünkörü bir hesap yapalım. Hakan'la da konuşulmuyor artık. Kendini kaybetmiş gibi çocuk. Kırılmak istemiyorum Necile. Onun bize ters davranmasını istemiyorum. Oğlumu tanıyorum. Onun hissettiklerini anlayabiliyorum. Bizi gözü görmüyor artık. Bizi silmiş, sadece Dilek'e odaklanmış ve onu, onun ailesini memnun etmek için bizi kırmayı göze almış Necile... Necile Hanım ağlamaya başladı. Sessizce hıçkırıyor, yüreğinden duyuyordu acısını. - Neden geldi bunlar başımıza Cahit Bey? Bulacağın kredi, borç o isteklere yetmez ki... Nasıl kalkarız altından, bu yaşımızdan sonra iki kuruş gelirimizle nasıl öderiz bu borcu? - Karşımıza alıp konuşacağız Necile. Olmazsa o da borçlanacak ve ödeyecek... Bu işi istiyorsa taşın altına elini sokacak. Sen üzme kendini. Necile Hanım yutkundu: - Esra'nın da bir derdi var Cahit bey, kaç gündür sesi soluğu çıkmıyor, benzi sapsarı. Yemek yemiyor doğru dürüst. Bir sıkıntısı var ama ne olduğunu bilemiyorum. Cahit Bey başını salladı: - Farkındayım Necile. Takip ediyorum. Onunla da konuşmak lazım. Nedir bu başımıza gelenler bilsem! Necile Hanım başıyla onayladı: - Konuşalım Cahit Bey... Çocuklar ne kadar büyüse de dertleri bitmiyor. Yaşlı adam ayağa kalktı: - Çok geç oldu Necile, haydi yatalım artık, yarın salim kafayla düşünelim ne yapacağımızı. İkisi de ayaklandılar. Huzurları kaçmıştı. Necile Hanım ışığı söndürürken fısıldadı: - Biz o aileyle asla yapamayız, ben bunu bilir bunu söylerim!.. > DEVAMI YARIN