Çocuklar okulda geçen ilk günlerini anlatmaya başlamışlardı. Kadriye hem onları dinliyor, hem de kendileriyle hiç ilgilenmeyen Sermet'in davranışlarını takip ediyordu fark ettirmeden. Azize bağırdı: - Anne, bir öğretmen var, bizim öğretmenimiz, öyle güzel bir bebek verdi ki bana... - Aferin kızım. Güzel güzel oyna, sakın zarar verme oyuncaklarına olur mu? Sermet nihayet konuşulanları fark etmişti. Gözlerini kısarak baktı. Biranın ve aldığı uyuşturucu hapın etkisiyle bakışları donuklaşmıştı: - Ne bebeği be? - Azize'yi ana sınıfına yazdılar. Harun'u kayıt yaptırmaya gidince, onu da kaydettiler. İki kardeş birlikte gidiyorlar. Yardım derneği ilgilenecek... Sermet olayları anlamaya çalışarak bir müddet bir şey demeden karısına baktı. Sonra ağzında yuvarlandı kelimeler: - İyi... Gitsin... Azize hayal kırıklığı ile ağlamaklı bir yüzle baktı annesine. Dudakları titremeye başlamıştı. Kadriye hemen toparlamaya çalıştı: - Benim güzel kızım okula gidiyor artık. Hiç hesapta yoktu ama ne güzel oldu! Değil mi kızım? Harun babasını daha iyi tanıdığı için hiç sesini çıkartmamıştı zaten. Yere uzanmış, ders çalışıyordu. Kitapları ve defteri öğretmeni vermişti. Kadriye yutkundu: - Biz de bugün Yıldız ablayla gittik. O avukatların evine. Yarın işe başlayacağım. Sen "he" demiştin hani. Çok iyi bir aile. Alper'i de götüreceğim yanımda. Sermet ilgisizce bir şeyler mırıldandı. Beşinci kutu birayı da açmıştı. Artık ne söyleneni anlıyor, ne de konuşabiliyordu. Kadriye içini çekti. Memleketteyken de ara sıra içerdi Sermet ama hiç böyle olmazdı. Yavaşça kalktı yerinden, çekyatın üzerinde uyuya kalan Alper'i kucakladı, içerideki odaya götürdü. Sonra geri dönüp Harun'a seslendi: - Haydi oğlum, yeter artık, yarın sabah erken kalkacaksınız. Kardeşini de al, gidip yatın. Uykunuzu alın ki yarın dinç kafayla gidin okula. Sonra oğlunun kulağına eğildi: - Yarın okuldan geldikten sonra gidip sana kalem, silgi falan alırız. Harun heyecanla baktı annesine. O da aynı şekilde fısıldadı: - Paramız var mı peki? Başını salladı Kadriye "evet" anlamında. Harun'un gözleri parlamıştı. Gülümseyerek "tamam" diye fısıldadı sevinçle. Hemen yerinden kalkıp Azize'yle birlikte odadan çıktılar. Sermet uyuklamaya başlamıştı. Kadriye yanına yaklaştı kocasının. Bir şeyler söylemek istediği belliydi ama adamın değil onunla konuşmak karısının söylediklerini duyacak hali bile yoktu. Uzun süre üzgün gözlerle süzdü onu Kadriye. Korkularında ne kadar haklı olduğunu düşünüyordu. - Bizi boğacak İstanbul Sermet, diye fısıldadı. Söylediklerini sadece kendisi duymuştu. İçeriden battaniyeyi getirip kocasının üzerine örttü. Bir kez daha baktı ona hüzünle, sonra sessizce odadan çıktı... > DEVAMI YARIN