Korkularını paylaşsa problem çözülecekti

A -
A +

Turgay problemli bir çocukluk geçirmişti. Çok sert bir babası ve ezik, babasının sözünden çıkamayan ve kocasından çok korkan bir annesi vardı. Sürekli baskı altında ve annesi tarafından "baban duymasın öldürür bizi" sözleriyle büyütülmüş, çocukluğunun doğal sürecini rahatça yaşayamamıştı. Kendisinden büyük iki ablası vardı. Tek erkek çocuktu. Bu yüzden babası Salim Efendi oğluna özel bir ilgi gösterse de şımarmaması için bunu asla ona belli etmezdi. Ortaokulu bitirdiği zaman babasının dükkânına gidip; - Ben Mersin'e gideceğim, orada lise okuyacağım... dediğinde Salim Efendi öfkeyle haykırmıştı: - Bu da nereden çıktı? Bu işin başına kim geçecek? Salim Efendi Tarsus'ta bakkallık yapıyordu. Turgay omuzlarını kaldırmış ve fısıldamıştı tedirgin bir şekilde: - Ben bakkal olmak istemiyorum baba! Salim Efendi bu sözler üzerine oğlunun üzerine yürümüş onu tokatlamaya kalkışmıştı. Turgay'ın şiddete meylinde böyle aile hayatından gelmesinin mutlaka rolü vardı. Salim Efendi de sıkıştığı zaman şiddete başvuran bir insandı çünkü. Bu olaydan sonra Turgay bütün cesaretini toplayarak birkaç kuruş harçlıkla kaçmıştı evden. Mersin'e gelmiş, orada ayakkabı boyacılığından inşaat işçiliğine kadar her yerde çalışmıştı. Sonunda düzenli bir iş bulunca liseye kaydını yaptırmış ve hem çalışıp hem de okuyarak ticaret lisesini bitirmişti. O günden sonra bir daha da ailesinden bir tek kişiyi dahi görmemişti. Dönüp arkasına asla bakmamıştı. Liseyi bitirdikten sonra askerliğini yapmış, asker dönüşü İstanbul'a gelerek bir şirkette işe başlamıştı. Kısa zamanda muhasebe kısmında görev almıştı. Yaşadıklarını irdelediği zaman olanlardan dolayı pişmanlık duymuyordu. Zaten ailesi ile ilgili pek bir şey yoktu aklında. Evden kafalarını çıkartamadıkları için bilgisiz, birikimsiz, çevreye dapdaracık bir sınır içinden bakan iki abla, ezik, kocasına karşı korkudan başka bir duygu beslemeyen kişiliksiz bir anne ve astığı astık, kestiği kestik, acımasız ve sadece kendi doğrularına inanan bir baba. Bu ortamdan hatırlanacak güzel hiçbir şey bulamıyordu. Ama gördüğü ve büyüdüğü çevre bununla sınırlı olduğu için kendi hayata bakışında da bu dar kalıpların, tek taraflı düşüncelerin etkisi çok büyüktü. İstediği şeylerin elinden uçup gitmesi korkusu vardı. Kadınlara güveni yoktu... Zaman zaman annesinin isyanlarına şahit olduğu için onun evi terk edip gitmesinden hep korkmuştu küçükken. Annesi her ne kadar isyan da etse, şikâyetçi de olsa bırakıp gidecek yapıda bir kadın değildi. Turgay onun sadece güvenecek bir desteği olmadığı için babasını terk edip gidemediğini biliyordu. O yüzden çok sevdiği karısının da mutsuz olduğu dönemlerde bir desteği olursa terk edeceğinden korktuğu için her şeyi kısıtlıyordu. Halbuki, bunun analizini yapabilse, korkularını karısıyla paylaşabilse problem çözülecekti... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.