Korkuyla baktı kızının yüzüne!

A -
A +

Sabah Tevfik evden gittikten sonra Şefika Hanım odayı toparlamaya başlamıştı. Elmas ise bulaşıkları yıkayıp odaya annesinin yanına geldi. Yardım ediyordu. İki odalı bir gecekonduda oturuyorlardı. Seneler önce Tevfik Efendinin memleketi olan Bayburt'tan gelmişler ve bu gecekonduyu yapmışlardı. Çeşitli işlere girişmişti Tevfik. İki defa bakkal dükkanı açmış, ikisini de batırmıştı. Ardından küçük bir lokanta işletmeyi denemiş onu da başaramamıştı. Beş yıldır da odunculuk yapıyordu. Çok fazla birikimi olmayan, hatta fakir denebilecek bir yaşantıları vardı. Şefika Hanım bütün evlilikleri boyunca ikinci planda kalmış, olaylar karşısındaki tepkilerini içinde yaşamaya alışmış bir Anadolu kadınıydı... Elmas yataklarını toplayıp tozları alırken annesi konuya girdi: - Baban söylenip duruyor, bundan sonra çıkacak kısmeti geri çeviremez diyor. Bana kızıyor Elmas'ım. Genç kız hayretle baktı annesine: - Neden sana kızıyor ki? - Ben dedim hep kıza soralım diye. Hepsinde bahane bulduğunu söylüyor. - Ama anne! Bahane falan değildi. İçim almadı hiç birini. Şefika Hanım irkildi: - Aman kızım, sakın babana böyle konuşma, bilirsin... Elmas omuz silkti. Ardından "tam zamanıdır" diye düşünmüş olacak ki yutkunarak söze başladı: - Hem ben istediğim insanla evlenmek isterim. Şefika Hanım sessiz ve tepkisiz bir kadındı ama söylenmek istenileni anlayacak kadar arif idi: - Ne demek istiyorsun sen? Yoksa kalbinde biri mi var? Elmas kıpkırmızı olmuştu. Elindeki toz bezini bırakıp sedire oturdu. Annesinin ellerini avuçlarının içine aldı: - Anne, konuşabilir miyiz seninle? Şefika Hanımın dudakları titremeye başlamıştı. Korkuyla baktı kızının yüzüne. Elmas dudaklarını diliyle ıslatarak konuşmaya başladı: - Hani Hüveyda teyze var, bilirsin. Oğlu Ahmet... - Bilirim. Göçükte kalan Halid'in karısıyla oğlu. - Evet. İşte Ahmet'le ben... Şefika Hanım eliyle ağzını kapattı: - Tövbe estağfirullah... Baban duymasın Elmas... Seni de beni de doğrar... - Yok anne, kötü bir şey yok. Beni istiyor. Ben de istiyorum. Anasını yollamak istiyor bize. Ben sana haber vermek istedim. Babamı sen ikna edebilirsen eğer... Şefika Hanım telaşlanmıştı. Gözlerini kapattı bir süre. Sonra mırıldandı usulca: - Baban ne der bilemem. Görüşüyor musun yoksa sen oğlanla? - Bazen dışarıda karşılaşıyoruz anne. Bir yerde oturmuşluğum yok. Okuldan beri bana ilgisi var. Ben de beğeniyorum. babamı ikna et ana, Hem Samim ustanın yanında işe başlıyormuş yakında. Kadın ne diyeceğini bilemedi. Düşünceleri karmakarışık olmuştu. - Ahmet, efendi çocuktur. Ama baban ne der bilemem... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.