Karakoldan çıktıktan sonra Hülya hanım ve kocası Safiye'yi evine kadar götürdüler. - Sen üzme canını Safiye, ben senin nasıl bir insan olduğunu biliyorum kızım. İstersen dinlen birkaç gün, gelme işe. İster misin? - Yok abla, eğer sen istiyorsan geleyim, evde oturmayayım. - Peki kızım. Yarın gelirsin o zaman. Hülya hanımın kocası Ayhan bey oldukça yakışıklı, genç bir adamdı. Cebinden bir miktar para çıkarttı: - Al şunu, ihtiyacın olur. Yarın da gelirsin. Karım seni çok seviyor. Haydi kendine iyi bak. Safiye minnetle teşekkür etti... *** Evine girdiği zaman hayatının kökünden değiştiğini fark edebiliyordu. Oğlunun mamasını yedirip uyuttu. Tek başınaydı. Korkuyla büzüldü olduğu yerde. Kaderine boyun eğmekten başka çaresi yoktu. Kapının çaldığını duyunca irkildi. Gelenler Cahit ve Gülizar'dı. - Kız, yeni duydum, ne oldu böyle? - Sorma Gülizar abla, başıma gelene bak. Cahit etrafına bakındı aranırcasına: - Aklım almadı yahu Safiye... Benim tertip bu işi yapsın ha? Son zamanda o sarı adamla gördümdü, ikaz ettimdi ama bana diklendi... Hayırlı işler yapmıyor. Safiye merakla baktı Cahit'e: - Sarı adam kim Cahit ağabey? Neler yapıyor bu adam? - Bilmiyorum ki Safiye... O adam hiç iyi bir ayakkabı değildir. Yurt dışına adam gönderir falan. Genç kadın hafif bir çığlık attı: - Ağabey, dilinden duşürmediği bir Almanya sevdası vardı Halil'in... Gülizar atıldı lafın bu yerinde: - Bence polise anlatın bunları. Yoksa kaçtı gitti mi bu adam? Hepsi birbirlerine baktılar şüpheyle. Safiye içini çekti: - Ben ne yaparım şimdi gittiyse, burada olsa hapse girecek, kadın başıma nasıl uğraşırım? Kucağımda bir çocuk... Başıma gelene bakın... Allahım sen yardım et bana... Sessizce baktılar birbirlerine. Safiye artık içinden hissettiği şeylerin gerçek olduğuna inanıyordu. Bundan sonra hayatının bambaşka olacağını o, kadınlara mahsus önseziyle hissedebiliyordu. Misafirlerine çay demleyip getirdi. Birkaç dakika sonra kapı çalındı. Safiye fırladı ayağa: - Bismillahirrahmanirrahim.... Hayırdır inşallah... Halil mi geldi acaba? - Aç bakalım kızım... Sakın korkma, oysa bile sakın korkma.... Tedirgin bir şekilde gitti kapıya Safiye. Gelenler polisti. - Safiye hanım, bazı bilgiler elde ettik. Halil bu sabaha karşı ülkeyi terk etmiş. Havalimanından çıkış yapmış, ayrıca sizin evli olmadığınız da ortaya çıktı. Kayıtlar kendisini bekar olarak gösteriyor... Safiye donup kalmıştı. Şaşkın bir şekilde aynı kendisi gibi hayretler içinde olan Cahit ve Gülizar'a baktı: - Ama bana resmi nikah yaptı, ağamdan izin alıp yaptı. Yaşım küçük olduğundan izin alıp evlendik. DEVAMI YARIN