Turgay yeşil gözlerini kıstı. Uzun boylu, yanık tenli genç bir adamdı. Bakışlarında insanı tedirgin eden bir şey vardı daima. Elmacık kemikleri ve şakakları öfkeyle oynuyordu: - Saat kaç? Benden izin alırken bu saatte geleceğinden bahsetmemiştin! Alev yutkundu: - Turgay, annemlerdeydim diyorum sana, yabancı bir yerde değildim ki, eski ahbaplarımız gelmiş. Onlarla oturdum, ısrar etti annem biraz daha kalmam içini, kıramadım. Turgay gözlerini kısarak baktı karısına: - Ben annem falan anlamam diye kaç defa söyleyeceğim sana. Artık bitti anne baba... Sen benim karımsın. Bu evin kadınısın ve bu evin kurallarına uymak zorundasın. Alev bütün cesaretini toplayarak karşılık verdi: - Bu kuralları sen mi koyacaksın? Turgay şaşırmıştı. Dişlerini sıktı: -Ben koyacağım. Bir itirazın mı var? Ben bu evin erkeğiyim. Benim dediğim olacak. Genç kadın gözlerini kıstı. Başını iki yana salladı. Turgay tedirgin olmuştu. Hiddetle bağırdı: - Ne oluyor? Bir itirazın mı var dedim sana? - Sana inanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum. Annemin ve babamın ne kadar haklı olduklarını çok iyi görüyorum şimdi. Âdeta yalvarmışlardı seninle evlenmemem için. Dinlemeliydim onları. Bu sözler Turgay'ı çileden çıkartmaya yetmişti. Oldum olası kayınpederinden ve kayınvalidesinden hoşlanmamıştı zaten. - Demek yalvardılar ha? İşte bir daha oraya gitmemen için yeterli bir sebep bence bu. Alev tiz bir sesle haykırdı: - Bana anne ve babamı yasaklayamazsın. Bu hususta seni asla dinlemem! Turgay karısının üzerine doğru iki adım attı ve sol elini havaya kaldırdı. Vurmaya hazırdı. Alev korkuyla geriledi. Haykırdı genç adam: - Bir tane yapıştırırsam bana karşı gelmek neymiş görürsün. Ben karımı kimseyle paylaşmam. Genç kadın yavaşça koridora doğru süzülerek uzaklaştı kocasından. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Pişmanlıklarının arasından boğulacak gibiydi... Yatak odasına girip kapıyı kilitledi ve yüzünü ellerinin arasına alarak hıçkırmaya başladı. Bu evliliğin bu şartlarda asla yürümeyeceğini biliyordu. Karşısındaki adam evlenmeden önceki yumuşak, her dediğini yapan, kibar adam değildi artık. Bir canavar gelmişti onun yerine. Yarım saat kadar ağladı odasında. Neden sonra kalktı ayağa, aynada kendisine baktı. Yüzünün halinden korktu. İki ay içinde iki yıl yaşlanmış gibiydi. Kapıyı açıp yavaşça dışarı çıktı. Turgay salonda televizyon izliyordu. Hiç konuşmadan doğruca mutfağa girdi... > DEVAMI YARIN