Telefonu kapatıp kıza döndü: - Tamam canım, bu işte halloldu. Rahat rahat bir uyku çek bu gece. Ben de kalırım seninle... Meral zaten uykuda gibiydi. Bütün bu olanlara inanamıyor, içini kemiren şeyi adlandıramıyordu. Aslında evden dışarı adımını attığı anda bu yüreğine çöreklenen duygunun pişmanlık olduğunu kendine itiraftan çekiniyor, kaçıyordu. Tarık yol boyunca durmadan konuştu. Bir sürü şeyden bahseti. Meral anlamadan kafa sallıyor, onun tasdiklemesi için devamlı sorduğu herşeye "tabii" diyordu. Çok geçmeden Tarık, usta bir manevrayla sağdaki sokağa girdi. Meral hangi semtte olduklarının bile farkında değildi. Arabadan inip sekiz katlı bir apartmana girdiler. Üçüncü katta bir dairenin kapısını çaldı Tarık. Son derece şık, sarı, uzun saçlı, uzunca boylu, ince yapılı, biraz kemikli olan burnundan başka göze batan hiçbir kusuru olmayan, yeşil gözlü otuz yaşlarından bir kız açtı kapıyı. Tarık teklifsizce daldı içeriye. - İşte Berna, misafirim bu genç hanım, Meral... Bir iki gün kalabiliriz değil mi? Kadın baştan aşağıya süzdü Meral'i. Sonra içeri buyur etti. Meral bir bilinmeze yuvarlandığının farkında değildi... ??? Nevin hanım içeri girer girmez hemen kızının odasına koşmuştu. Meral'in nasıl olduğunu merak ediyor, kızına bir şey olacağı korkusuyla aklını kaybedecek gibi oluyordu. Kapıyla birlikte hemen ışığı da açmıştı. Meral'in yatağının hiç bozulmadığını görünce ürperdi. Deli gibi fırladı odadan, bir yandan da bağırıyordu: - Meral, kızım Meral, nerdesin yavrum? Bu sırada Ferit bey de gelmişti. Merakla sordu: - Ne oldu Nevin? - Meral'e sesleniyorum Ferit, odasında değil... Nerede bu kız? Doktor Ferit bey salonun ışığını yaktı, kimseler yoktu. Yaşlı adam korkuyla titredi. Nevin hanım ise gözleri deli gibi açılmış bir şekilde kocasına bakıyordu: - Ferit, başına bir şey geldi kızımın? İşte korktuğum başıma geldi, kızım da gitti, bir şey oldu, yok kızım!.. Ferit bey şaşkın gibiydi, karısını sakinleştirmeye çalışırken bir yandan düşünmeye çalışıyor, ne olabileceğini tahmine uğraşıyordu. Birden gözü aynanın önünde bulunan dosya kağıdına ilişti. Karısını şefkatle yatıştırmaya çalışarak oturttu. Kağıdı aldı eline, gözlüğünü taktı. Yüksek sesle okumaya başladı: "Canım annem ve babam, Beni anlayacağınızı umarak size bunları yazıyorum. Artık nefes alamaz duruma geldiğimi belki şimdi anlarsınız, boğulmak, ölmek üzereyim. Biraz olsun hafifleyebilmek amacıyla, biraz kendimi bulmak için bir süre uzaklaşıyorum sizden. Sizleri çok seviyorum ama beni anlamadınız. Şimdi belki ne durumda olduğumu anlayabilir, beni affedersiniz. Sizi arayacağım. Kızınız Meral..." Elindeki kağıt süzülerek yere düştü. Karı-koca birbirlerine bakıyor, ikisi de dehşetle açılmış gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. Sonunda Nevin hanımın yürek yakan çığlığı duyuldu. - Kızıııım, Meral'im beniiim!.. DEVAMI YARIN