Kına zamanı geldiği zaman bütün köy halkı merak içinde damadı bekliyordu. Daha hiç kimse, hatta Mehmet Ali ve Halime bile görmemişlerdi damatları olacak delikanlıyı. Çünkü Uğur, anne ve babasının kendisi hakkında aldıkları bu karara itiraz etmiş, evde oldukça yoğun tatsızlıklar yaşanmıştı. Sonunda Emin Bey karısını göz ardı ederek otoritesini ortaya koymuş, son sözünü kendisinden görmeye alışık olunmayan bir üslupla söylemişti. Uğur'u beş parasız bırakmakla ve evden atmakla tehdit etmişti... Uğur parası olmadan istediği insanla birlikte olamayacağını anlayacak kadar kafası çalışan bir gençti. Sonunda babasının diretmelerine yenilmiş ve istemeyerek de olsa bu evliliğe "evet" demek zorunda kalmıştı. Hem Leman Hanım, hem de Emin Bey işin en zor kısmının halledilmiş olduğuna inanıyorlar, bundan sonrasında her şeyin zaman içinde rayına oturacağına inanıyorlardı. Uğur, uzun boylu, avurtları çökük, çok yakışıklı olmayan, babası gibi gözleri birbirine yakın bir gençti. İnsanı rahatsız eden bakışları vardı. Çok fazla konuşmayı sevmiyordu. Genellikle kendi inandığı şeyleri yapan, etrafının uyarılarına çok fazla kulak asmayan bir yapıya sahipti. Mecburiyet karşısında yaptığı bu evliliğin hayatına pek fazla bir değişiklik getirmeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Kına günü evden çıkmamıştı. Annesinin ısrarlarıyla akşamüzerine doğru giyindi. İsteksizliği her halinden belli oluyordu. Leman Hanım saatine baktı: - Haydi oğlum, baban birazdan gelir. Hazır ol ne olursun, şu günde bari onu öfkelendirmeyelim. Uğur isteksizce kalktı yerinden. Tıraş olmuş, kına gecesi için uygun bulduğu spor bir gömlek giymişti. Düğün ertesi günü Çanakkale'de yapılacaktı. Hiçbir şeyle ilgilenmemişti Uğur. Hayat arkadaşı olacak genç kızı merak bile etmiyordu. Çok Geçmeden Emin Bey de eve geldi. Berbere gitmişti. Leman Hanım kocasını biraz keyiflendirmek için gülümsedi: - Damat gibi olmuşsun Emin... Emin Bey gülümsedi. Etrafına bakındı: - Oğlan nerede? - Hazır Emin, giyindi, seni bekliyor. Emin Bey memnun olmuştu. Rahatlamış gibi derin bir nefes aldı: - Haydi gidelim öyleyse, nereden baksan bir saatlik yolumuz var. Biraz sonra ailecek arabalarına kurulmuşlardı. Arabayı Uğur kullanıyordu. Yol boyunca hiç konuşmadı genç adam. Nusralan'a geldikleri zaman köy girişinde beklemekte olan davul zurnanın sesi yankılanmaya başladı. Nerimanların evindeki kalabalık da bu sesleri duyunca hareketlendi: - Geldiler, geldiler... Damat Beyin arabası yaylanarak köyün taşlı yollarında ilerledi ve kapının önünde durdu. Mehmet Ali insanı rahatsız eden bir yılışıklıkla koştu: - Emin Bey... Şeref verdiniz... Oh maşallah, delikanlı da aslanlar gibi... İyi oldu, iyi oldu... Uğur gözlerini kısarak baktı etrafına. Çevresinde, evleneceği genç kızı göremiyordu. Saz ekibi gelmiş, şarkılar başlamıştı. Çoluk çocuk ortada koşuşturup duruyorlardı. Leman Hanım sahte bir gülümseme ile evden içeri girdi: - Gelinimi göreyim bakayım, nerede Neriman?.. > DEVAMI YARIN