"Leyla senin için geliyor buraya!"

A -
A +

Meliha Hanım eve erkenden gelip bavulunu hazırlayan oğlunu odasının kapısına dayanmış seyrediyor, bir yandan da söyleniyordu: - Nereden çıktı bu İzmir seyahati durup dururken? Bu hafta sonu Nazım Beyleri bize davet etmeyi düşünüyordum... Onur gülümsedi annesine: - Yine davet et anne sen, benim olmam gerekmez ki! Meliha Hanım yüzünü buruşturdu: - Olur mu canım hiç öyle? Leyla da gelecek! Kızcağız senin için geliyor buraya! Onur elindeki kazağı özenle katlayarak bavulunun içine yerleştirdikten sonra annesine döndü: - Bak anne, seninle şu işi noktalayalım. Benim Leyla ile ilgili hiçbir düşüncem yok!.. Sen beğenebilirsin ama ben hayatımın sonuna kadar birlikte olacağım kadın olarak görmüyorum onu. O iyi bir insan olabilir belki ama benim karım olamaz. Meliha Hanım diklendi: - Nedenmiş? Nesi var kızın? Trilyonların vârisi... İyi bir aile. Hani çok seviyordun Ahmet Fazıl Ergin ve ailesini? Ne oldu? Daha ne arıyorsun bilmem ki! Onur derin bir nefes aldı, sakin olmaya gayret ettiği belli oluyordu: - Bak anne, evlilik para üzerine kurulursa çabuk yıkılır. Benim onların trilyonlarına ihtiyacım yok. Leyla benim tipim değil. Bu konuda kesin kararlıyım. Lütfen üzerime gelme! Meliha Hanım sinirlenmişti. Sert bir hareketle geri döndü ve uzaklaştı. Onur, annesini kırdığı için üzgündü ama kararı kesindi. Leyla'ya karşı içinde en ufak bir kıpırtı dahi yoktu. Bavulunu hazırladıktan sonra odadan çıktı. Bir haftalık bir seyahate çıkıyordu. Ahmet Fazıl Bey bir punduna getirmiş ve genç avukat için bir İzmir seyahati ayarlamıştı. Onur İzmir'de Fazıl Beyin torununu araştıracaktı. Bu işi kamufle etmişler, başka bir bahane ile bu seyahati ayarlamışlardı. Onur salona gidip başını uzattı. Meliha Hanım bir sigara yakmış ayakta ayaküstüne atmış, kaşları çatık bir şekilde uzaklara bakıyordu: - Anne, ben gidiyorum. Meliha Hanım cevap vermeden başını sallamakla yetindi. Onur gülümseyerek yaklaştı annesine: - Canım benim, suratını asma, bak seyahate çıkıyorum... Meliha Hanım şımarık bir şekilde döndü oğluna: - Kızgınım sana! Dinlemiyorsun beni... Onur fazla üstüne gitmemeye kararlıydı. Eğilip annesini öptü: - Haydi bırak bu konuyu. Beni uğurlamayacak mısın? Meliha Hanım kalktı yerinden, oğluna sarılıp öptü iki yanağından: - İyi yolculuklar, bir hafta sonra mı geleceksin? Telefon et ara sıra... Genç adam başını salladı. Valizini alıp kapıdan çıktı. Gerçekten heyecanlı olduğunu hissediyordu. Uçağının kalkmasına iki saat vardı. Arabasına bindi ve beklemeden hareket etti. Neyle karşılaşacağı konusunda hiçbir fikri yoktu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.