Leyla'yı üç dört kere görmüştü!..

A -
A +

Onur ısrar etmenin bir fayda sağlamayacağını hissetmişti. Gülümsedi: - Peki Müfit Bey, sizi zorlayamam. Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Yaşlı adam başını sallamakla yetindi. Müfit Beyin karısı Onur'u kapıya kadar geçirdi: - Ben kocam gibi düşünmüyorum oğlum... O bebeğin de Fazıl Beyin servetinden hakkını alması lazım diye düşünüyorum. Belki bütün değerler parayla ölçülmez sözü doğrudur ama yine de hiç olmazsa uğradığı haksızlığın bir telafisi olmalı. Onur memnun olmuştu bu yaklaşıma: - Size kartımı bırakacağım hanımefendi. Eğer Müfit Bey fikrini değiştirirse beni arar mısınız? Yaşlı kadın "olur" anlamında başını sallayarak kartı aldı. Onur oradan ayrıldıktan sonra dışarıdaki temiz havayı iyice ciğerlerine doldurdu. Hiçbir ilerleme kaydedememişti bu görüşmeden. Bu konuya neden bu kadar ilgi duyduğunu da bilmiyordu aslında. Ahmet Fazıl Beyin yanında işe başladığı zaman yaşlı adama karşı bir sıcaklık duymuştu ama oğlu Nazım Bey için aynı şeyleri hissetmiyordu. Nedense o adamın melankolik hali, umursamaz görünüşü ve personeline karşı tutunduğu kayıtsız tavır, üzerinde olumsuz bir etki oluşturmuş ve Nazım Beye karşı uzak olmasına yol açmıştı. Hele Ahmet Fazıl Beyin anlattığı bu hikâyeden sonra bu adamın oldukça zayıf karakterli ve kendine güvensiz, mantıklı düşünemeyen biri olduğuna karar vermişti... Arabasına binip motoru çalıştırdı. Hafta sonunda ailecek Ahmet Fazıl Beylerin köşkünde yemeğe davetlilerdi. Babası İsmet Bey, Ahmet Fazıl Bey artık fabrika yönetiminden elini çektiği için iyi ilişkilerinin eski arkadaşı Nazım Beyle kurulması konusunda ısrarcıydı. Belkıs Hanımın kızı Leyla için Onur'un ailesi iyi planlar kuruyorlar, bu kızı her fırsatta övgüyle bahsederek ortaya çıkartıyorlardı. Genç adam anne ve babasının düşüncelerini anlayabilecek kadar zeki bir gençti. Leyla'yı üç dört kere görmüştü. Annesi Meliha Hanımın bu kız hakkındaki ısrarcı düşüncelerine şimdilik ses çıkartmıyor, gülüp geçiyordu. Meliha Hanım ve İsmet Bey ise oğullarının Leyla ile yapacağı bir evliliğin ona neler kazandıracağı konusunda ortak düşüncelere sahiptiler. İnanılmaz bir servetin veliahdı olması hem oğullarının geleceği açısından hem de kendilerinin kazanacağı itibar açısından oldukça önemliydi... Onur akşam trafiğinin kalabalığında güçlükle ilerliyordu. Yaptığı görüşmeden hiçbir netice alamamış olmasının sıkıntısını hissediyordu. Evlerinin önüne gelince becerikli bir şekilde arabasını park etti. Apartmanın kapısındaki kapıcıya gülümsedi: - Nasılsın Rüstem Efendi? - Sağ olasın avukat bey, yuvarlanıp gidiyoruz işte... - İyi akşamlar... Hızla apartman kapısından girdi ve asansöre yöneldi. Bu kadar erken geldiği günler çok nadirdi. Bu yüzden annesinin memnun olacağını düşünerek zili çaldı. Meliha Hanım oğlunu karşısında görünce önce şaşırdı, sonra sevinçle bağırdı: - Ay, aslanım gelmiş, Onur'cuğum nasıl sevindim bilsen. En sevdiğin yemeği yaptım bugün. Yaprak sarması... Birlikte yiyebileceğiz. Baban da şimdi geldi... Onur annesinin yanağına bir öpücük kondurduktan sonra ayakkabılarını çıkartıp salona girdi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.