Selim, Özlem'in söylediklerine tam cevap verecekti ki bekledikleri otobüsün geldiğini görüp durağa doğru hareketlendi. Kalabalık bir grup otobüsün önünde birikmişti. Genç adam sıkıntıyla söylendi: - Her akşam aynı terane... Şu hâle bak... Özlem sevimli bir şekilde gülümsedi: - Çok konuşma... Haydi bin şu arabaya dondum dışarıda... Âdeta bir savaş vererek otobüse binmeyi başardılar. Selim rahat durabilecekleri bir köşe bulana kadar diğer yolculardan müsaade isteyerek arka tarafa ilerledi. Sonunda nispeten rahat olabilecekleri bir köşe buldu. Özlem'i cam kenarına alıp kendisi koridora doğru durdu. - Burası iyi... Ben indikten sonra da rahat gidersin burada. Eve gidince beni ara. Merak ederim. Özlem yüzünde keyifli bir tebessümle başını salladı. Otobüs homurdanarak hareket etti. Selim'in yolu çok uzun değildi. Aksaray'da inecek, oradan eve yürüyecekti. Her gün İstanbul Üniversitesinden çıkıp Çapa Tıp Fakültesi Hastanesine geliyor, Özlem'i alıp birlikte geri dönüyordu. İktisat Fakültesinde okuyan Selim'in de, Tıp Fakültesinde okuyan Özlem'in de başka görüşecek zamanları yoktu. Her ikisi de yoğun bir çalışma temposu içinde koşturuyorlardı. Lise sıralarındayken tanışmışlardı. Özlem, Selim'den iki yaş küçüktü. Aynı okulda biri birinci sınıfa giderken diğeri de son sınıftaydı. Aralarındaki arkadaşlık giderek ilerlemiş, ilerisi için planlar kurmaya daha üniversiteye girdikleri zaman başlamışlardı. Her ikisinin ailesi de durumdan haberdar olunca birbirleriyle tanışmışlar, geçen sene de aile arasında bir söz kesilmişti. Selim okulunu bitirip askerlik falan derken, Özlem mezun olacaktı. Ondan sonra evlilikleri gerçekleşecekti. Selim mezun olunca da bir nişan yüzüğü takacaktı aileleri... Özlem haddinden fazla kalabalık olan otobüste etrafına baktı: - Her akşam gelme diyorum sana... Yemeyecekler ya beni, kendim giderim ben. Selim kaşlarını çattı: - Şu hâle bak yahu? Nasıl gideceksin ki... Adam yalnız başına otobüse bile binmeyi başaramaz... Benim şikâyetim yok. Genç kız dudak büktü: - Saçmalama, çocuk muyum ben? Herkes nasıl binip gidiyorsa öyle giderim. Kalkıp yolunun tersine geliyorsun, beni alıp haydi tekrar geri gidiyorsun. Yazıktır sana. Hem vakit kaybı, hem yorgunluk, hem masraf... Selim başını salladı: - Tamam, aman, çok konuşma... Dua et, Beşiktaş'a kadar götürmüyorum. Özlem gözlerini açtı iri iri: - Yok daha neler! Hayatta olmaz!.. > DEVAMI YARIN