Merakla genç kadına baktı!..

A -
A +

Nihal paydos saati geldiği zaman patronu Melih Beye yaklaştı yavaşça: - Sizinle konuşmak istiyorum efendim. Melih Bey merakla baktı genç kadının yüzüne: - Hayrola Nihal? Bir şey mi oldu? Genç kadın dudaklarını ısırdı. Son günlerde onun yüzünün solukluğu, hareketlerinin durgunluğu gözünden kaçmıyordu patronun. Bir sandalye çekti: - Otur bakalım karşıma. Ben de seninle konuşsam iyi olacak. Son zamanlardaki halini beğenmiyorum çünkü. Nihal tedirgin bir şekilde oracıktaki tabureye ilişti. Melih Bey elini dizine koydu ve onun yüzüne baktı: - Anlat bakalım, önce seni dinleyelim... Nihal dudaklarını ısırdı. Konuşmaya başladığı anda hıçkırıklarının boğazından fırlayacağını düşünerek sıkıyordu kendisini. Derin bir nefes alıp kendini toplamaya çalıştı: - Ben... Ben işten ayrılmak istiyorum efendim. Melih Beyin şaşkınlığından istifade edip hemen devam etti telaşla: - Sakın yanlış anlamayın, bana baba gibi davrandınız, işimle ilgili de hiçbir şikayetim yok. Ne maddi ne manevi, her şey çok mükemmeldi ama... Durakladı. Ümitsiz bir tavırla baktı karşısında gözlerini kendisine dikmiş olan adama... - Buradan gidiyorum. Büyük şehir bana göre değil. Bursa'da bir akrabam var. Onun yanına yerleşeceğim. Biliyorsunuz yalnızım ben. Olmuyor... Melih Bey başını salladı: - Demek Bursa'da akraban var. Bundan hiç bahsetmemiştin bana... - Bilmem, unutmuşum herhalde. Ama başımda bir büyüğün olması yalnız olmaktan daha iyi. O nedenle izninizi istiyorum. Evimi de kapatacağım... İstanbul'dan gideceğim. Melih Bey ayağa kalktı: - Bu senin kararın. Diyecek bir şeyim yok. Madem öyle istiyorsun ben sana kolaylıklar dilerim sadece kızım. Eğer bir daha buralara yolun düşerse burada bir ağabeyin olduğunu unutma sakın. Her zaman senin için bir şeyler yapmaya hazırım. Nihal kısık bir sesle teşekkür etti: - Sağ olun efendim, biliyorum. Çok iyiliğinizi gördüm. Allah razı olsun. Melih Bey yerinden kalkıp masasına gitti. Çekmecesini açıp bir zarf çıkardı içinden. Zarfın içinde para vardı. İçinden bir miktarını aldı, gerisini tekrar yerine koydu. Nihal'in yanına geldi: - Al bakalım, bunun içinde aylığın ve benden de sana yardımcı olabilecek ufak bir katkı var. Hakkını helal et kızım. Allah yolunu açık etsin. - Allah razı olsun efendim. Dilerim, sizin işleriniz de rast gitsin. Nihal minnetle eğildi ve adamın elini öptü. Dışarı çıktığı zaman etrafına bakındı. Hava da ruhu gibi karanlıktı. Karar vermişti artık. Hemen uzaklaşacaktı bu şehirden. Aysel de dahil olmak üzere kimseye nereye gittiği hakkında en ufak bir bilgi vermek niyetinde değildi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.