Sevim küçük oğlu okuldan geldikten sonra ona bir bardak süt ve kurabiye hazırlamak için mutfağa girmişti. Kapının çalındığı zaman kurabiyeleri fırından çıkartıyordu. Ellerini önlüğüne silip kapıya yöneldi. Gelen Ayşen'in annesiydi. Sevinçle buyur etti kadını: - Hoş geldiniz Melahat Hanım, buyurun... Meraklı gözlerle baktı yüzüne kadının. Salona girdi hemen. Heyecanlıydı. Birkaç dakika sonra Sevim geldi: - Tuncer'e kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordum, kusura bakmayın, okuldan yeni geldi... - Ah canım, saçını süpürge ediyorsun çocuklar için, yuvan için... Kıymetin bilinse bari... Sevim şaşırmıştı. Kadının ne dediğini anlamaya çalıştı: - Pardon, anlayamadım Melahat Hanım. Kadın bilmiş bir tavırla öne doğru eğildi: - Benden duymuş olma Sevim Hanım. Bize iyiliğin çok büyük. Kızımı iş sahibi yaptınız. Sedat Bey'e de minnet borcumuz var ama sana daha başka. Çok düşündüm, görev bildim sana söylemeyi. Ayşen telefon etti bugün. Bir şeyler anlattı. Çok üzülmüş. Duyunca ben de kahroldum kardeş... Sevim şaşkındı! Dikkatle dinliyor ama bütün bu sözlere hiçbir anlam veremiyordu. - Melahat hanım, inanın hiçbir şey anlamadım, ne oldu Ayşen'e? Yoksa Sedat'la bir problem mi var? Melahat Hanım başını iki yana salladı: - Ah keşke öyle olsaydı, inan ki bu kadar üzülmezdim Sevim Hanım... Sedat bey bugün bir hanımla gelmiş galeriye. Genç bir kız. Çok samimiymişler. Sevim'in başı birden dikleşti. Gözleri kısıldı. Melahat Hanım devam etti: - Dahası var Sevim'ciğim, Ayşen'e avukatını bağlamasını istemiş kocan. Sonra da avukatına senden boşanmak istediğini, mahkemeye başvurmasını söylemiş. Çok üzüldüm. Bu kadar kötü müydü aranız? Sevim sanki bir balyoz yemiş gibi hareketsiz duruyordu. Dudakları titremeye başlamıştı. Başını kaldırdı ve gayretli olmaya çalıştı: - Bunlar özel meselelerimiz Melahat Hanım. Her karı-koca arasında böyle şeyler olur. Ama ne olursa olsun bu bizim konumuz. Sizi hiç ilgilendirmez. Melahat Hanım biraz bozulmuştu bu cevap karşısında. Omuzlarını kaldırdı: - Tabii ki ilgilendirmez, hani ben belki yardımcı olurum demiştim. Gül gibi kadınsın, üstüne başka gül koklanmasına razı olmadı gönlüm... Sevim güçlükle gülümsedi: - Teşekkür ederim, sağ olun ama ben hallederim meselemi. Sedat'ın yanındaki bayan da bizim bir ahbabımızın kızı. Umduğunu bulamamış olmanın hayal kırıklığıyla hafifçe mırıldandı kadın: - Yaa, bilmiyordum... Sevim kalktı ayağa: - Size bir bardak çay ve kurabiye getireyim... > DEVAMI YARIN