Merdivenleri kalbi çarparak çıktı!..

A -
A +

Tarabya'da inince etrafına bakındı. Bu kendisine çok uzak bir hayat standardına sahip insanların ikamet ettikleri bir semtti. Yukarı doğru yürümeye başladı. Bir bakkal dükkanına girip sordu bir zaman sonra: - Halit Kaya'nın köşkü nerede acaba? Bakkal şişman, kısa boylu bir adamdı: - Yüz metre ileride delikanlı. Demir kapıda kocaman bir K harfi vardır. Teşekkür ederek yürümeye devam etti. Gerçekten de yüz metre ileride demir kapısında kocaman bir K harfi olan büyük bahçenin önünde durdu. Ev falan görünmüyordu. Dışarıdan bakan bir insan burasının bir koruluk olduğunu düşünürdü ilk bakışta. Demir kapının üzerindeki zili çalıp beklemeye başladı. Çok geçmeden temiz giyinmiş bir adam yaklaştı. - Ne istedin hemşehrim? - Ben Halit Beylere geldim. Davetli misafirleriyim. Adam yukarıdan aşağıya dikkatle süzdü Ahmet'i. Sonra kapıyı açtı: - Sen şu beyefendiyi kurtaran delikanlı mısın? Ahmet gülümseyerek başını salladı: - Evet, oyum. - Hoş geldin aslanım. Seni bekliyorlar. Çok da gençmişsin bre... Adamın arkasına takılarak büyük bahçede yürümeye başladı. Taş yolun iki yanında büyük ağaçlar vardı. Bir süre sonra tertemiz, büyük bir bahçeye geldiler. Bütün ihtişamıyla Halit beyin köşkü tam karşısındaydı. Bembeyaz boyalı köşk üç katlıydı. Son derece modern bir yapıydı. Beş veya altı basamak merdivenlerle kapıya çıkılıyordu. Adam eliyle işaret ederek: - Ah, işte orası bre! - Teşekkür ederim dayı! Merdivenleri kalbi çarparak çıktı. Üstünü başını düzeltip zile uzandı. Kapıyı açan genç hizmetli, Ahmet'i kibar bir şekilde buyur etti. İçerisi muhteşemdi. Geniş bir girişten sonra sağ tarafta bir kapı vardı. Girişin tam karşısında kırmızı kadife halı kaplı merdivenlerle üst katlara çıkılıyordu. Kapıların iki tarafında neredeyse bir insan boyu büyüklükte seramik vazolar duruyordu. Duvarlar bembeyazdı. Tavanda kristal bir avize sallanıyordu. Hizmetli önden yürüyerek sağ taraftaki kapıyı açtı: - Misafir bey geldiler efendim dedi. Saadet Hanım bütün zarafetiyle kapıya doğru ilerledi: - Hoş geldin Ahmet Bey oğlum. Sizi bekliyorduk. Umarım kolay bulmuşsunuzdur. Ahmet elindeki çiçeği yaşlı kadına uzatarak elini öptü: - Çok kolay buldum efendim. Halit Bey tam karşısındaki ağaç rengi bir koltukta oturmuş, dizlerine bir battaniye örtülmüştü. Genç adam ona doğru ilerledi: - Nasılsınız efendim, bu kadar çabuk iyileşmenize çok sevindim, diyerek gülümsedi. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.