Murat o gece rahat bir yatakta yatmasına rağmen uzun süre uyuyamadı. Hayatı hakkında ne kadar çok bilmediği şey olduğunu dehşetle fark etmiş, bu nedenle de inanılmaz derecede sarsılmıştı. Bundan sonrası hakkında hiçbir şey düşünemiyor, bir saat ilerisini bile göremiyordu. Düşünceleri Betül'e kaydı bir anda. Hayatında ilk defa bir genç kıza karşı ilgi duymuş, giderek çok sevmişti. Kısa süren mutluluğunun ardından yaşananlar ona insanlara güvenmemeyi öğretmiş zaten mücadelelerle dolu hayatında bir darbe daha almıştı. Annesi hakkında duyduğu gerçekler de zedelemişti genç adamı. Babasının kendisini yetimhaneye bırakma nedenini şimdi daha iyi anlıyordu. Bütün bu düşünceler içinde kıvrandı durdu yatakta. Neden sonra gözkapaklarının ağırlığına dayanamayarak daldı... Sabah dışarıdan gelen gürültüyle uyandı. Mis gibi bir Ege sabahı karşılıyordu kendisini. Gürültünün nereden geldiğini merak ederek pencereye yürüdü. Otelin mutfak kısmına mal gelmişti ve nakliye kamyonunda gelen homurtular sebep oluyordu bu kargaşaya. Balkona çıktı. Karşısında masmavi deniz vardı. Kuşadası limanına demirlemiş muhteşem yolcu gemisi bütün ihtişamıyla duruyordu. Otelin bahçesindeki mor renkli begoviller etrafı rengarenk yapmıştı. Banyoya girip duş aldı. Tıraş oldu. Şimdi kendisini daha iyi hissediyordu. Artık geçmişe dönük yaşamak yerine bundan sonrasında ne yapacağını düşünmek ona göre bir yol çizmek zorunda olduğunu biliyordu. Sessizce çıktı odasından. Feyyaz Beyin oda kapısında beklemekte olan adam onu görünce hemen atıldı: - Feyyaz Bey giyiniyor, sizinle bahçede kahvaltı edecek. Murat gülümsedi: - Tamam o zaman, bahçede bekliyorum kendisini. Asansör yerine merdivenleri tercih etti. Otel dolu olmasına rağmen sanki kimse yok gibiydi. Hoşuna gitti bu sessizlik. Bahçe ise palmiye ve begoviller arasında, ortadaki büyük havuzun etrafına sıralanmış masalarla doluydu. Birkaç müşteri dağılmıştı masalara. Hafif bir tebessümle geçti onların aralarından. Garsonun gösterdiği masaya oturdu ve anında başucunda biten garsona bir kahve söyledi. Az sonra Feyyaz Bey göründü. Sonbahara yaklaşılmış olmasına rağmen hava hâlâ sıcaktı. Feyyaz Beyin üzerinde beyaz bir pantolon ve mavi bir tişört vardı. Müşterileri selamlayarak geldi yanına: - Nasıl iyi uyudun mu oğlum? - Sağ olun Feyyaz Amca. Uzun zamandır bu kadar rahat bir yerde yatmamıştım. Adam başını salladı: - Sevindim Murat... Bugün biraz havuza gir, dinlen, istersen Ada'ya in. Gez dolaş biraz. Keyfince bir gün geçir. Akşama uzun uzun konuşuruz oğlum. Adam bu sözlerden sonra elini cebine atıp bir zarf çıkardı. Oldukça kalın bir zarftı elinde tuttuğu. Uzattı genç adama: - Al bakalım, bu, bugün için... Murat şaşırmıştı. Çekinerek uzandı zarfa: - Bu ne Feyyaz Amca? - Biraz bir şeyler al kendine. Üzerindekiler artık dökülüyor. Murat zarfın içine baktı göz ucuyla. Bir tomar para vardı. Yutkundu, minnetle çevirdi gözlerini yaşlı adama... > DEVAMI YARIN