Kapıcı odası yirmi metre kare kadar büyüklüğünde tek bir odaydı. Bir mutfağı, bir banyosu vardı. Apartmanın kalorifer dairesinin yanındaydı. Ekrem Bey ve Melahat Hanım da gelmişlerdi Neriman yerleşirken. Melahat Hanım evden birkaç parça eşya vermişti. Elif de kullanmadığı bir masa ve iki koltuğu yollamıştı aşağıya. Çarşaf, yatak, yorgan gibi şeyleri de yine Melahat Hanım halletmişti. Akşamüzeri şirin mi şirin tertemiz bir ev hazırlanıp ortaya çıkmıştı. Neriman ne yapacağını bilemiyor, sevincinden oradan oraya koşuyordu. Biraz sonra Elif de geldi. hastanedeki mesaisi bitmişti. Kapıdan başını uzattı: - Hey millet, neredesiniz? Neriman hemen koştu: - Elif Abla, yerleştik, bak ne güzel oldu her yer. Elif'in elleri kolları paket ve torbalarla doluydu. Gülümsedi: - Mutfakta yer açın bakalım. Adamlar buzdolabı getiriyorlar. Neriman bir sevinç çığlığı attı: - Abla! Allah sizden razı olsun. Gerçekten de iki adam sırtladıkları küçük bir buzdolabını getirip mutfağa koydular. Elif onların eline birkaç kuruş verdikten sonra Neriman'a döndü: - Haydi bakalım, şu torbaların içinde yiyecek erzak var. Bunları yerleştirirsin. Bak sıcacık burası. Kaloriferler yanıyor. Bir sıkıntın olursa ben yukarıda, üçüncü kattayım. Melahat Hanım bebeklerin yanındaydı. Elif annesine döndü: - Anne, baba, biz gidelim. Neriman bu gece evinde kalsın. Alışması lazım. Yarın da görevine başlayacak. Tahir Bey konuştu herhalde seninle değil mi? Neriman başını salladı: - Evet abla, sabah apartman girişini süpüreceğim, kaloriferi yakacağım ama bu birkaç gün Tahir Beyle birlikte yakacağız. Öğretecek bana. Sonra daireleri dolaşıp çöpleri alacağım, sipariş varsa yazacağım. Ondan sonra da apartmanı bekleyeceğim. - Tamam kızım, haydi sana kolay gelsin. Herkesi ellerini öperek uğurladı Neriman. Ekrem Bey çıkarken avuçlarının arasına bir miktar para sıkıştırdı genç kadının. Gözleri dolu dolu oldu. Minnetle baktı yaşlı adamın yüzüne. Ekrem Bey sevimli bir şekilde başını salladı ve dudaklarını büzerek "sus!" işareti yaptı. Nihayet yalnız kalmıştı Neriman. Etrafına bakındı. Bu küçücük oda, bu eşyalar, hepsi kendisine aitti. Hayat ne kadar şaşırtıcı ilerliyordu. Bundan birkaç gün önce hiçbir şeysiz sokaklardaydı. Ne geleceği hakkında bir şey düşünebiliyor, ne de anını yaşayabiliyordu!.. Koltuklardan birine oturdu. Sıcacık, kendine ait bir yuvanın varlığı yüzüne aydınlık bir anlam getirmişti. İçinden evinin her santimetrekaresini okşamak geliyordu. O sırada bebeklerden biri mızıklanmaya başladı. Fırladı yerinden. Neşeli bir ses tonuyla gitti kızının yanına: - İpek'im benim, güzel kızım, bak evimizdeyiz artık. Kardeşin, sen ve ben birlikte çok ama çok güzel günler yaşayacağız inşallah. Mutlu olacağız. Burası bizim güzel yavrum. Bize ait. Bağrına bastı yavrusunu. Gözlerinden süzülen sevinç gözyaşları yanaklarını sırılsıklam yapmıştı... *** Neriman çok çabuk adapte olmuştu işine ve evine. Sabah erkenden kalkıyor, sadece apartman girişini değil, bütün merdivenleri tertemiz süpürüyor, sonra daireleri dolaşıp çöpleri topluyor, ardından siparişleri yazıyordu. Alışverişi hemen karşıdaki marketten yazıyor, sipariş listesini markete verdikten sonra dairelere dağıtımında da göz kulak oluyordu... > DEVAMI YARIN