Alev hıçkırarak atıldı annesinin kollarına. Leman Hanım ise bağırıyordu: - Bu halin ne kızım? Seni o mu bu hale soktu? Muhittin bir şey yap! Şu hale bak, Aman Allah'ım, yavrum, ben sana fiske vurmaya kıyamazken... Ah ben nerelere gideyim! Muhittin Bey donup kalmıştı. Gözünün bebeği gibi sakındığı kızının halini görünce kanı çekilmiş, sanki bütün dünya başına yıkılmıştı. Koltuklardan birine bitkin bir şekilde çöktü. Göğsü sıkışıyor, nefes alamıyordu. Alev fark etti babasının durumunu. Annesinin kollarından sıyrılıp atıldı babasına: - Babacığım, canım babacığım, babam, neyin var? Leman Hanım meselenin ciddiyetini kavramıştı: - Muhittin, ilaçların, ilacın yanında mı? Adam başını salladı. Elini cebine atıp küçük bir tüp çıkardı. Bir tane ilaç aldı içinden hemen ağzına attı. Sibel su getirmişti bu arada. Suyunu da içtikten sonra kızının yüzüne baktı uzun uzun. Gözleri dolu dolu olmuştu: - Nasıl kıydı sana be yavrum? Otur bakayım, anlat neler oldu? Alev babasının boynuna atıldı, hıçkırıyordu: - Benim suçum baba, seni dinlemedim, hiçbirinizi dinlemedim ama çok pişmanım baba. Bir aydır cehennemde yaşıyor gibiyim. Muhittin Bey gözlerini kıstı: - Daha önce de dövdü mü seni? - Bu şekilde hiç dövmedi; ama her an dövmeye hazırdı. Ben fırsat vermedim, ne dediyse yaptım, ama bu sefer anneme gittim diye yürüdü üzerime. Bir daha gitmeyeceksin dedi. İtiraz ettim. Buna engel olamayacağını söyledim. O da dövdü beni. Daha önce birkaç kere itti eliyle düştüm; ama bir şey olmamıştı. O anlattıkça Leman Hanım dudaklarını ısırmış, başını iki yana sallıyordu. Muhittin bey Sibel'e döndü: - Ne yapacağız Sibel? Genç kadın atıldı hemen: - Ben hemen götürüp bir rapor aldım Muhittin Amca. Adam yaşlı gözlerle baktı kızının arkadaşına: - İşte bunu iyi yapmışsın yavrum. Şimdi ben avukat bir arkadaşım var onu arayacağım. Birden duraklayarak kızına döndü: - Ayrılmak istiyor musun sen Alev? Genç kadın babasına baktı yalvarırcasına, fısıldadı: - Beni kurtar baba, onunla yaşamak istemiyorum ben!.. > DEVAMI YARIN