Kurudere Köyünün altı yıl önce yapılan ilköğretim okulunun ilk beş sınıfını okutan Pelin öğretmen ders zilinin çalmasıyla önündeki kitabı kapattı: - Tamam çocuklar... Verdiğim ödevler eksiksiz yapılacak. Dördüncü sınıfların yarın imtihanları var. Beşinci sınıflar ise test çözecekler. Birler ve ikiler ortak ders işleyeceğiz. Üçler ise kitap okuyacaklar. Haydi bakalım. Çevredeki iki köyden de gelen öğrencilerle mevcut kırk öğrenciyi buluyordu. Pelin öğretmen çocukların sevinç çığlıklarının arasında hâlâ laf anlatmaya çalışıyordu: - İşleyeceğimiz konuları dikkatle okuyun. İmtihan için iyi çalışın... Sınıf beş dakika içinde bomboş kalmıştı. Kendi kendine gülümsedi Pelin: - Anlayamıyorum bu çocukları! Bu kadar hızlı nasıl hareket edebiliyorlar... Masasını topladı. Işıkları söndürdü ve okulu kilitleyerek çıktı. Bahçe kapısından çıkarken muhtarı gördü: - İyi akşamlar Muhtar! - İyi akşamlar öğretmen hanım. Geçmiş olsun. Çil yavrusu gibi dağıldı keratalar şimdi. Başını iki yana salladı Pelin: - Onu düşünüyordum, bu enerjiyi anlamam mümkün değil. Haydi hoşça kal... İki yıl önce atanmıştı bu okula Pelin. Aslen İzmirliydi. Üniversiteyi de ailesinin yanında okuyan genç bir kız için böylesine uzak ve çok da ileri gidememiş bir köyde görev yapmak ilk başlarda kolay olmamıştı. Ama zaman içinde alışmış, otoritesini hem öğrencileri hem de köylü üzerinde kurmayı başarmıştı. Onun yaşındaki genç ve deneyimsiz bir kız için büyük bir başarıydı bu. İlk geldiği zaman kalacak yer konusunda bayağı güçlük yaşamıştı. Köyde öğretmenin kalabileceği bir yer yoktu. Köylü hep birlikte köyün yanına küçük bir kulübemsi yer yapmayı teklif etmişse de Pelin yalnız başına kalmaktan ürkeceğini düşünerek çok yanaşmamıştı bu işe. Bundan önce okul yapılmasına rağmen bir türlü atama yapılmadığı için öğretmensiz olan okula yeni atanan bu öğretmeni kaçırmak istemiyordu köylü. Sonunda muhtar bulmuştu çareyi. Köyde Ahraz Kadının yanında kalabilirdi Pelin öğretmen. Ahraz Kadın aslında yaşlı değildi. Yıllardır hiç konuşmadığı için dilsiz anlamına gelen Ahraz Kadın lakabıyla tanınıyordu. Kaşları hep çatıktı. Uzun yıllardır sesini duyan olmamıştı. Muhtar, Ahraz Kadına durumu anlatmış, onun dikkatlice dinleyip sonra kalkıp yatacak yer işaret etmesiyle öğretmenin yanında kalma fikrine sıcak baktığını anlamıştı. O gün bu gündür birlikte kalıyorlardı... Pelin öğretmenin de bir şikâyeti yoktu Ahraz Kadından. Akşam okul kapandıktan sonra kendisine verdiği odaya çekiliyor, yemeğin hazır olduğunu onun oda kapısını vurmasından anlıyor, sessizce yemeklerini yedikten sonra ikisi de kendi köşelerine, kendi dünyalarına çekiliyorlardı. İki yıl bu şekilde geçmişti. Evin arka tarafındaki iki üç hayvanın getirisiyle geçiniyordu Ahraz Kadın. Köy yerinde daha fazlası da gerekmiyordu... > DEVAMI YARIN