Elmas elindeki süpürgeyi bırakıp kapının kenarındaki sandalyeye çöktü. Başı dönüyor, ağzı kuruyordu. Midesindeki ağrı sırtına vuruyor, içi kazınıyordu. Ayağa kalkamayacak bir haldeydi. Müjgan Hanım kapıdan başını uzatıp onun bitkin halini görünce telaşlandı: - Elmas, kızım kötü müsün yoksa? - İyi değilim hanımım. Kendimi toparlayamıyorum... Müjgan Hanım panik içinde kocasına seslendi: - İrfan... İrfan koş... Elmas fenalaştı. Biraz sonra İrfan Beyin arabasına binmiş, hızla hastahaneye doğru yol alıyorlardı. Acil servisteki doktorlar hemen müdahale etmeye başladılar. Müjgan Hanım ve İrfan Bey koridorda heyecanlı ve sıkıntılı bir bekleyiş içindeydiler. Biraz sonra muayene odasının kapısı açılıp yetkili doktor dışarı çıktığı zaman ikisi de onun yüz ifadesinden bir şeyler anlayabilmek için dikkatle baktılar yüzüne: - Hastanın yakınları siz misiniz? İrfan Bey atıldı: - Evet... Bizim hastamız... - Yatırmamız gerekiyor. Daha önce teşhis edilmiş bir rahatsızlığı var. Sanıyorum bu habis durum başka organlara da atlamış. Çok hızlı ilerleyen bir rahatsızlık... Herhalde bilginiz var... Müjgan Hanım ağlamaklıydı: - Biliyoruz doktor bey... Her şeyi biliyoruz... Doktor kaşlarını kaldırdı: - Müdahale etmek zorundayız ama ne kadar başarılı oluruz bilemiyorum. Ama hastanın derhal yatırılması gerekiyor. Ben gereken kağıtları hazırlayacağım. Siz kayıt servisine gidip yatış işlemlerini yapın beyefendi... Biz elimizden geleni yapacağız ama sanmıyorum ki yüzde yüz bir sonuç alabilelim. İrfan Bey hemen yatış işlemlerini hazırlamak için koşarak gitti. Müjgan Hanım muayene odasına girdi. Elmas sapsarı bir şekilde yatıyordu. - Elmas, seni yatırıyoruz kızım. Bu doktorun emri... Elmas yanaklarına süzülen yaşları titreyen parmaklarıyla sildi: - Kaderimde buradan geri dönmemek varsa ona da boynum bükük hanımım. Oğluma haber verebilirseniz eğer... Erol'um artık öğrensin, ne diyeyim, benim gücüm yetmedi... Yavrumun en mutlu olduğu anda onun mutluluğunu bozacağım için kendimden nefret ediyorum hanımım... Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Müjgan Hanım da onunla birlikte hıçkırıyordu. Elmas gözyaşları arasında çantasına uzandı: - Çantamda Erol'un kız arkadaşının telefonu var hanımım. Adı Nazlı. Hafta sonu geldiğinde vermişti. Ne olur onu arayıp haber verirseniz... Müjgan Hanım hemen numarayı aldı ve kendi cep telefonundan tuşladı rakamları. Biraz sonra Nazlı karşısındaydı. Mümkün olduğunca heyecanlandırmadan, abartmadan olayı nakletti. Elmas'a döndü: - Geliyorlar Elmas. Ne tatlı bir ses öyle... Hemen geliyorlar... > DEVAMI YARIN