Murat, garip bir duyguyla titredi!

A -
A +

Üç genç Şafak Otelin kenarları çim kaplı, parke yolunda ilerlerken etraflarına hayranlıkla bakıyorlar ve bulundukları yeri çok beğendiklerini ifade eden nidalar atıyorlardı: - Vay be abi, şu güzelliğe bak! - Abi cennet gibi burası ya... - Havuzu da var değil mi çocuklar, adam buradan bir yere kımıldamaz inan ki! Otelin önüne geldikleri zaman kapıdaki görevli kibar bir şekilde karşıladı delikanlıları. Döner bir kapıdan içeriye girdiler. İçeride hoş bir sessizlik vardı. Yerler tümüyle halı kaplı olduğu için etraftaki insanların ayak sesler de duyulmuyordu. Resepsiyona ilerlediler. Oğuz gülümsedi: - Rezervasyonumuz vardı. Doğan Taşer ayırtmıştı odalarımızı. Üç kişilik... Görevli genç gülümsedi: - Tamam efendim. Ben kimliklerinizi rica edeyim. Hemen işlemlerinizi yapalım. Beklemeye başladılar. O sırada ofisinden çıkan Murat üç delikanlıyı bankonun önünde görünce o tarafa doğru yürüdü. Gülümseyerek selamladı onları: - Hoş geldiniz gençler... Benim adım Murat. Otelin sahibiyim. Oğuz hemen elini uzattı: - İyi günler efendim. Ben de Oğuz Taşer. Babam arayıp rezervasyon yaptırmıştı. Murat delikanlının gözlerinin içine baktı. O anda ürperdiğini hissetti. Garip bir duyguyla titredi. Tüyleri diken diken olmuştu bir anda. "Yorgunluktan kan şekerim düşüyor herhalde" diye düşündü bir anda. Gülümsemesine devam etti: - Doğan Beydi değil mi? Tamam, odalarınız ayrıldı gençler. İyi tatiller, bir arzunuz olursa ben hep oteldeyim, bana iletin. Akşam yemeği için saat sekizde servisimiz başlıyor. Sabah dokuzdan itibaren her yarım saatte bir adaya minibüsümüz kalkıyor. Oğuz etrafına bakıp güldü: - Buradan başka bir yere gitmek isteyeceğimizi sanmıyorum. Burası harika bir yer. Murat başını salladı: - Umarım memnun kalırsınız. Hemen merdivenin başında duran komiye döndü: - Oğlum delikanlılara yardım et. Komi koşarak gençlerin valizlerini aldı. Her şey hazırdı. Oğuz gördükleri ilgiden memnun bir şekilde teşekkür ederek kominin arkasından yürüdü. Diğer iki arkadaşı çoktan merdivenleri çıkmışlardı bile. Murat gençlerin arkasından bir süre baktı. Hoşlanmıştı bu temiz yüzlü genç adamdan. Gözlerini kıstı. Tuhaf bir yakınlık hissetmişti bu delikanlıya. Başını iki yana salladı. "Benim evladım da aynı yaşlarda olmalı. Ama kız mı erkek mi onu bile bilmiyorum ki..." O sırada resepsiyondaki görevli telefonun ahizesini uzattı: - Sizi istiyorlar efendim. Hemen telefonu aldı. Arayan Doğan Taşer'di ve çocukların gelip gelmediklerini soruyordu. - Şimdi gelip odalarına yerleştiler beyefendi. Merak etmeyin, onları rahat ettireceğiz... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.