Murat hayranlıkla baktı genç kıza...

A -
A +

Ahraz Ana garip bir huzursuzluk duymuştu Murat'ı görünce. Tedirginliği bütün bedenini kaplamış, adını koyamadığı bir sıkıntı pençelerini boğazına geçirivermişti bir anda. Murat hâlâ karşısında ve gülümseyerek bakıyordu onun yüzüne. Dik dik baktı koyu yeşil gözleriyle. Sonra başını çevirdi öte yana. Murat, Pelin Öğretmenin anlattıklarından hazırlıklıydı böyle bir karşılanmaya. Etrafına bakındı dikkatle: - Ne kadar sevimli bir ev burası böyle. Sıcacık hem de... Pelin gülümsedi: - Evet güzel ısınıyor. Ahraz Ananın eski sobası çok sağlammış. Sanıyorum çok eski ama hâlâ daha öyle güzel ısı veriyor ki. Bazen ben odamdaki odun sobasını bile yakmaya gerek duymuyorum. Odun yakıyoruz. Bazen de tezek. Ama ben geldiğimden beri Ahraz Ana tezek yakmamaya gayret ediyor. Kokusundan rahatsız oluyorum. Murat kapıda bekleyen emir erine seslendi: - Oğlum, arka taraftan getirebildiğin kadar odun yığ kapının önüne. Biraz da kes. Hava iyice soğuyacak çünkü. Akşamüstü gelen hava tahmin raporlarına bakılırsa kar geliyor. Ahraz Anaya biraz faydamız dokunsun. Yaşlı kadın hiç ilgilenmiyormuş gibi görünse de dikkatle dinliyordu genç adamı. Biraz sakinleşmişti. Heyecanını, vücut kimyasının dengelerinin değişmesini atlatmış görünüyordu. Pelin hemen bakır cezveyi alıp ocaktaki közün üzerine koydu. Fincanları da çıkardı: - Ahraz Anam, sana da yapıyorum. Yaşlı kadın hiç tepki vermedi. Öğrenmişti artık Pelin. Eğer tepki vermezse olumlu demekti. Murat hayranlıkla baktı genç kıza: - Kaç senedir buradayım demiştiniz? - İki sene oldu Murat Bey. İlk tayinim buraya çıktı. Mezun olur olmaz buraya geldim. İyi ki de gelmişim. Öyle seviyorum ki burayı. Köyü, çocukları, köylüleri, hele Ahraz Anayı! Murat başını salladı: - Gerçekten çok sıcak karşılıyorlar insanı. Babam demişti ama yaşanmadan bilinmiyor. Babam da mesleğinin ilk günlerinde burada bulunmuş. Bu köylerden birinde hekimlik yapmış ama hangisi tam olarak bilmiyorum. Pek anlatmazlardı ama köylülerden bahsederken mükemmel olduklarını söylerlerdi. Ahraz Kadın kasılmıştı. Nefes alırken bile zorlanmaya başlamıştı. Fark ettirmeden gözlerini kısarak baktı Murat'ın yüzüne. Sanki dikkatle incelerse bu gencin kendisini rahatsız eden etkisini çözebilecekti. Az önce duyduklarını deşmek istiyordu ama içinden bir ses asla konuşmaması gerektiğini, konuşursa, sakladığı her şeyin dudaklarından kontrolsüzce çıkıp gideceğini, feryada dönüşerek pişmanlıklarını, özlemlerini haykıracağını söylüyordu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.