Sabah Doğan Bey ve Oğuz'u gönderdikten sonra hızla giyindi Betül. Murat'ın oğlu ve kocasıyla yediği akşam yemeğinin üzerinden iki gün geçmişti. Bu iki gün zarfında Oğuz hemen hemen günde birkaç defa Murat'ın kendisini aradığından bahsetmişti. Hele dün gece bardağı taşıran son damlayı duyan Betül kararını verdi. Bir gün önce Murat yine Oğuz'u aramış, yeniden İzmir'e geleceğinden ve kendisiyle konuşmak istediğinden bahsetmişti. Doğan Bey bilmiyordu bu son gelişmeyi. Oğuz laf arasında annesine söylemiş ve sormuştu: - Ne konuşacak benimle dersin anne? Betül hiç ses çıkartmamıştı. Artık hayıflanmayla, merakla, şüpheyle beklemekle geçirecek zaman yoktu. Ne olacaksa bir an önce olup bitmeliydi. Bu yüzden kararını vermişti artık. Arabasına binip motoru çalıştırdı. Karşıyaka'dan Altın yol'a, oradan da Aydın kara yoluna girdi. Kuşadası'na gidiyordu. Ne konuşacağını, ne söyleyeceğini bilmiyordu ama yüzleşme zamanının geldiğine inanıyordu. Oğlunu kaybetmemek, onu mutsuz edecek hiçbir şeye izin vermemek kararındaydı. Selçuk'tan Kuşadası'na döndü. Şafak Otel'in nerede olduğunu bilmiyordu ama sora sora mutlaka bulacaktı. Beş dakikalık bir yoldan sonra büyük bir tabela gördü: "Şafak Otel, rahatınız, huzurunuz için konforunuz için emrinizdeyiz. 3 km ileride." Heyecanlanmıştı. Yine de mantığını toplayarak gaza yüklendi. Bir dakika sonra yoldaki işaret levhasının gösterdiği yöne döndü. Gerçekten çok güzel bir tesisti. Otelin bahçesine girer girmez giriş kapısındaki görevli genç koşarak geldi yanına. Arabanın kapısını açtı: - Hoş geldiniz efendim. Betül güneş gözlüğünü çıkarttı. Hâlâ çok güzel bir kadındı. Binaya baktı, sonra çocuğa döndü: - Murat Beyle görüşmek istiyorum. Murat Arkan'la... Görevli genç gülümsedi: - Ofisinde efendim. Kimin geldiğini haber verelim? Durakladı ve kararlı bir şekilde adını söyledi: - Betül Taşer veya Betül Karahan... Murat ofisinde gelen faturaları inceliyordu. Oda kapısı açılıp sekreteri içeriye başını uzattığında kafasını kaldırdı faturalardan: - Hayrola? - Ziyaretçiniz var beyefendi. Bir hanım sizi görmek istiyor. Murat şaşırmıştı: - Kimmiş? Sekreter kız biraz daha uzattı başını kapıdan: - Betül Taşer, veya Betül Karahan dediler. Murat kanının çekildiğini hissetti. Bu ziyaretin olabilirliğini hep düşünmüş ama pek ihtimal vermemişti. Ayağa kalktı: - Tamam içeriye buyur edin ve hiçbir telefon veya görüşmeye izin vermeyin... > DEVAMI YARIN