Müşerref Hanım sessizce ağlıyordu

A -
A +

Yahya, Coşkun'la konuştuktan sonra telefonu kapatıp hafifçe inledi: - Ben hemen İstanbul'a gideceğim Müşerref. Akif Beyle görüşeceğim. O mutlaka tanıyacak oğlunu. Bunu adım gibi biliyorum. Zeki bir adamdır Akif Bey. Gözünden bir şey kaçacağını sanmam. Çocuğumuzun istikbali önemli. Gerçekler acı da olsa bir gün ortaya çıkacaktı ama benim yavrum hayatını yönlendirmek için çabalarken buna hazır mı acaba? Biz hata mı ettik Müşerref? Söylemeli miydik acaba gerçeği? Müşerref Hanım sessizce ağlıyordu. Coşkun'u İstanbul'a uğurladıklarından beri ikisinin de gözlerine uyku girmiyordu. Karı koca evde sessizce düşünüyorlardı durmadan. Gözlerini sildi yorgun parmaklarıyla: - Bir faydası olacak mı Yahya Efendi? Konuşsan ne değişecek ki? - Bilmiyorum Müşerref, ama belki de ben rahatlayacağım. Hem Coşkun'u da görürüm. Bir bakarım eksiği gediği var mı? Bizim oğlumuz evcimen çocuktur. Yalnız başına hayatını sürdürür ama o eve, anasının babasının varlığına alışıktır. Buradayken kendisi söylemez miydi, hafta sonunu bekliyorum dört gözle diye. Burası başka, orası başka! Ben gidip biletimi alayım. İçime sinmeyecek başka türlü. Müşerref Hanım hemen hareketlendi: - O zaman ben de bir şeyler hazırlayayım. Börek, sarma falan yapayım. Biraz reçel vereyim, biraz da salça. Bir çanta yapayım, götür aslanıma. Yahya Efendi sevgiyle baktı karısına, yavaşça kalktı yerinden: - Önce gidip namazımı kılayım, ardından bileti alayım. Haydi, sağlıcakla kal. Yaşlı adam dışarı çıkar çıkmaz Müşerref Hanım mutfağa koştu. Un çıkartıp becerikli ellerle hamur açmaya başladı. Coşkun'un çok sevdiği çökelekli börekten yapacaktı bir tepsi. Akşama kadar çalıştı. Akşam ezanından yarım saat sonra kapının açıldığını duyduğu zaman börek pişmiş, sarmalar sarılmış, reçeller kavanozlara konmuş, salça paketlenmişti. Onun yanı sıra bir sürü ufak tefek şeyler de koymuştu. Yahya mutfağa uzattı başını: - Akşam dokuzda kalkıyor otobüsüm. Bir şeyler yiyelim. Biraz dinleneyim çıkarım. Mis gibi kokutmuşsun etrafı. Oğlan havalara uçacak... Müşerref Hanım gülümsemekle yetindi. Bir hüzün vardı tebessümünde. Yahya kanepedeki köşesine oturup ayağını altına aldı. Elinden düşürmediği tesbihini çekmeye başladı. Televizyonu açmış haber bültenini bekliyordu. Müşerref Hanım bir tepsinin içine biraz sarma, öğleyin pişirdiği tarhana çorbasını koyup getirdi kocasına: - Şunları ye de aç açına gitme. Yahya Efendi kucağına aldı tepsiyi. Çorbasını içmeye başladı. Müşerref Hanım yanı başına oturmuş, gözleri halıya takılmış, ileri geri sallanıyordu durduğu yerde... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.