Tarık yerinden fırlamıştı. İki genç birbirlerine sarıldılar. Tarık genci omuzlarından tuttu: - Nerelerdesin Kaan? Okul bitti ha? Üzerinde bu üniforma olduğuna göre... Kaan mahcup bir şekilde önüne baktı: - Bitti Tarık, çok şükür geçen sene mezun oldum. Şimdi İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görev yapıyorum. Buraya bir iş için gelmiştim. Hayrola, sen ne arıyorsun burada? Tarık omuzlarını kaldırdı: - Biz de arkadaşlarla hafta sonu eğlenelim diye gelmiştik. Betül Abla nasıl? Münevver Teyzem, Hikmet Kemal Amca, Hacer Teyze? Kaan gülümsedi: - Hepsi iyiler Allaha şükür. Annem bildiğin gibi. Beni hâlâ evlendiremediği için yanıp yakılıyor. Betül Abla Çapa Tıp Fakültesinde. Hikmet Kemal Dedem de yaşlandı, hâlâ nutuklar atmaya devam ediyor. Münevver Anneannem de keza öyle. Yuvarlanıp gidiyorlar işte. Bizde değişik bir şey yok anlayacağın. Tarık sevinçle Nalân'a döndü: - Kaan bizim eski mahallede kapı komşumuzdu. Annemle annesi, anneannesi çok yakındılar. Ortaokula kadar birlikte büyüdük. Kaan'a döndü: - Ne yaramazlıklar yapardık hatırlıyorsun değil mi? Sonra cevap beklemeden tekrar Nalân'a döndü: - Kaan çok mükemmel bir çocuktur. Efendiliğiyle nam salmıştı okulda. Bütün öğretmenler onu örnek gösterirlerdi bize. Polis Akademisini bitirdi. Adam ilkokulda başladı polis olacağım diye... Gel Kaan iki dakika otur. Bak bu Nalân. Benim arkadaşım. Nalân gülümseyerek elini uzattı. Kader iki kardeşi yıllar sonra bir araya getirmişti ama bu muhteşem karşılaşmanın mahiyetinden ikisi de habersiz birbirlerini hiç tanımayan, bilmeyen iki insan olarak tokalaştılar. Nalân yüreğinde bir sıcaklık hissetti: - Ne kadar güzel eski arkadaşlarla bir arada olabilmek. Kaan mahcup bir şekilde gülümsedi: - Gerçekten Nalân Hanım, ben Tarık'ı çok severim. Benim çocukluğumdaki tek arkadaşımdı Tarık. Öyle çok hatıramız var ki... Tarık bir kahkaha attı: - Her yaramazlıktan sonra Hikmet Kemal Amcadan uzun nutuklar dinlerdik. Bizi karşısına oturtur, başlardı konuşmaya. Uykumuz gelirdi. Söyledikleri bir kulağımızdan girer öteki kulağımızdan çıkardı, ertesi gün bakarız, yine bir olayla karşısındayız. Ne muhteşem adamdır! Gençler aynı masada oturup eski günlerden bahsetmeye başladılar. Nalân dikkatle dinliyordu... DEVAMI YARIN